BÖLÜM HAKKINDA
Bu hafta sizlerle peynir'i, etimolojik olarak inceledik (kavramsal incelemeyi merkeze aldığımdan, diğer bölümlerdeki çoğul sözcük kullanımı aksine tekil hâliyle yazdım), Farsçadaki "sütten yapılmış"ın, Hintçe "ekşimek" oluşuna, buradan "caesus"a dönüşüp kimimizde kazein hassasiyeti yaratışına değinip tarihe geçtik. Polonya'daki süzgeç kalıntılarından, Orta Doğu'da koyun midesinde süt depolama geleceğine, Odysseus destanındaki cyclope'ların (tepegöz ismiyle Türk mitolojisinde de geçer) mağaralarına ve de Roma'daki caseus formatus'a geldik. İktisadi yönü unutmadık : II.Dünya Savaşı yükselen sanayisine de konuştuk. İşin kimyasına da baktıktan sonra, Türk kültüründe peynirciliği Fransa'yla karşılaştırdık : peynir türlerini, nasıl, ne zaman yendiğini söyledik. Finaldeyse, çoğu hafta olduğu gibi, bir anıyla bitirdik.
GENEL
Ben Eylül Sunar, nam-ı diğer Vapur Filozofu, kimlikte 21, görüntüde 17, ruhunda 57, Kadıköy-Beşiktaş Hattı’nın, hiç de çatlak olduğunu göstermeyen, gözlüklü, sempatik, biraz da tombik müdavimi.