Suyun Şifası
Eklem AğrılarındanÖzgürlüğe
Merhaba sevgili dinleyiciler!
Ben Yusuf Yasan.
Bugün sizlerle suyun içindeki o büyülü dünyadan…
sadece serinlik değil, şifa getiren o dünyadan konuşacağız.
Romatizma, kireçlenme, eklem ağrıları, kemik erimesi…
Birçoğumuz için yaş ilerledikçe hareket etmek, biraz dahazor hale geliyor.
Merdiven çıkmak, eğilmek, yürümek bile bazen bir mücadeleyedönüşüyor.
Ama işte tam da burada devreye giriyor su.
O mavi, hafif, taşıyıcı dünya...
Su sadece bedeni değil, ağrıyı da hafifletiyor.
Suyun kaldırma kuvveti, vücudun ağırlığını yüzde seksenekadar azaltıyor.
Yani, karada ağrıya neden olan o baskı…
suda neredeyse yok oluyor.
Eklemler rahatlıyor, kaslar gevşiyor, vücut özgürleşiyor.
Kanada’daki Arthritis Society, su içi egzersizleri “eklemdostu antrenmanlar” olarak tanımlıyor.
Çünkü su, hem destekliyor hem direnç sağlıyor.
Bu da güvenli bir ortamda güçlü bir egzersiz demek.
İngiltere’nin NHS Sağlık Servisi, hidroterapiyi yıllardıreklem rahatsızlıkları olan hastalar için öneriyor.
33-34 derecelik ılık sular…
kasları gevşetiyor, dolaşımı artırıyor, ağrıyı azaltıyor.
Amerika’daki Johns Hopkins Rehabilitasyon Merkezi ise suyu“doğal bir fizyoterapist” olarak tanımlıyor.
Çünkü suyun direnci, kasları güçlendirirken eklemlereneredeyse hiç baskı yapmıyor.
Bilimsel araştırmalar da aynı şeyi söylüyor.
Diz ve kalça kireçlenmesi olan kişilerde yapılan çalışmalar,
su egzersizlerinin ağrıyı belirgin biçimde azalttığını,
hareket kabiliyetini artırdığını göstermiş.
Hatta 8 haftalık bir çalışmada, haftada iki kez yapılan 40dakikalık aqua seansları,
katılımcıların hem ağrısını hafifletmiş,
hem kas gücünü artırmış.
Yani su, sadece rahatlatmıyor…
gerçekten iyileştiriyor.
Peki ya kemik erimesi, yani osteoporoz?
Evet, yüzme doğrudan kemik yoğunluğunu artırmaz.
Ama kasları güçlendirir, dengeyi geliştirir,
ve en önemlisi…
düşme riskini azaltır.
Gelin birlikte örnek bir seans tasarlayalım.
Isınma, 5 dakika.
Bel hizasında suya girin.
Kollarınızı iki yana açın, hafifçe sallayın.
Suyun direncini hissedin.
Omuzlarınızı çevirin, dizlerinizi büküp açın.
Sakin, ritmik, nefesle uyumlu hareketler…
Ana egzersiz, 25-30dakika.
Önce 5 dakika orta tempolu su yürüyüşü.
Sonra kolları öne itme, bacak açma-kapama,
direnç lastiği ya da noodle varsa onları kullanarakgüçlendirme hareketleri.
Kaslarınızı hissedin, suyun direncine karşı çalışın.
Son 10 dakikada ise denge çalışmaları…
Tek ayak üzerinde durun, suyun sizi nasıl desteklediğinifark edin.
Soğuma, 5 dakika.
Yavaş yürüyüş, derin nefes alıp verme,
ve hafif esneme hareketleri.
Suyun o sarmalayan huzuruyla antrenmanı bitirin.
Toplam: 35 ila 40 dakika.
Ne fazla, ne az…
tam kararında, tam “orta şiddette.”
Nefesiniz biraz hızlanmalı ama konuşabilecek kadar rahatkalmalısınız.
Amerika’da, özellikle 50 yaş üstü yetişkinler arasında aquagym seansları
sosyal bir etkinliğe dönüşmüş durumda.
Yani dünya artık suya dönüyor.
Çünkü su sadece bedeni değil,
insanın moralini de iyileştiriyor.
Sevgili dinleyiciler,
eğer siz de “artık hareket etmek istiyorum ama ağrılarımizin vermiyor” diyorsanız,
inanın bana…
su sizin için bir başlangıç noktası olabilir.
Suyun içinde yerçekimi yok…
ama umut var, hareket var, özgürlük var.
Unutmayın, iyileşme bazen bir adım değil,
bir dalışla başlar.
Evet sevgili dinleyiciler;
bir sonraki bölümde suyun insan bedenine nasıl güçkazandırdığını,
ve suyla yapılan egzersizlerin zihinsel etkilerinikonuşacağız.
O zamana kadar,
suyla dost kalın,
ve kendinize şu sözü verin:
Bugün değilse bile…
yarın suya gireceğim.