Listen

Description

Atatürk’ün zihin dünyası vahiy, ilham, keramet eksenli değil; bütünüyle “ilim ve fenn” merkezli, seküler–materyalist bir çizgidir. Kemalist ideolojinin kurucu metinleri (Türk Tarihinin Ana Hatları, ders kitapları, Medenî Bilgiler) dinsel kavramları tarih-sosyoloji zemininde “insan zekâsının ürünü” olarak tanımlar; evreni ve toplumu tabiatın kendi kanunlarıyla açıklar. Kısacası, “yaratılış” anlatıları kutsal kaynaktan değil, kültürel evrimden türetilmiştir.

Arşiv ve basılı kaynaklarda tablo nettir: “Din yok, milliyet var” broşürü; Atatürk’ün not düştüğü Akl-ı Selim (sonradan “tanrısızlığın ilmihali” olarak anılan çeviri); tarih ders kitaplarında “pozitivist” bakışın resmîleştirilmesi… Bütününde aynı yaklaşım görülür: Cennet–cehennem, ahiret ve peygamberlik, ilk çağların aczi içinde güvenlik arayan insanın ürettiği tasavvurlardır; modern çağda beklenti Tanrı’dan değil “cemiyet”ten olur. Nitekim metinlerde “kuvvetin kaynağı millet”tir; rehberlik ise yalnızca ilimdir.

“Peki ya dindar görüntüler?” O dönemsel jestler siyasî-idarî pragmatizmin parçasıdır; kurucu ideolojiye yön veren epistemoloji değişmemiştir. Atılan imzalar, müfredata giren satırlar, devlet matbaasında çoğaltılan kitaplar; hepsi aynı çizgiyi besler: Tabiat en büyük kuvvettir, norm koyucu da odur; ulûhiyyet fikri insan zihninin tarihî serüveninde doğmuş, şekillenmiştir.

Son sözüm şu: “Atatürk İslâm’a hizmet etti” iddiası, bu birincil metin ve uygulama tablosuyla bağdaşmıyor. Atatürk’ü kendi metinlerinden tanıyalım: Otorite millete, açıklama gücü tabiat kanunlarına, yol göstericilik ilme verilmiştir; dinî kategoriler ise tarih-toplum kuramının konusu kılınmıştır.