Listen

Description

Afganistan’da Taliban zilleti ve emperyalizmin yeni maşaları

Afganistan’da 2001 yılından bu yana devam eden emperyalist işgal sona erdi. ABD emperyalizmi, 2001 yılında işgal ederek yüz binden fazla kişiyi katlettiği ülkedeki varlığını sonlandırıp, yıllar içerisinde paraya boğduğu bir kukla yönetime ülkeyi teslim ederek çekilmeyi bir süredir planlamaktaydı. Ancak işbirlikçi yönetim muazzam bir yozlaşma içindeydi ve sadece emperyalistlerin akıttığı paraları cebe indirip, Afgan halkına zulmetmeye yaramaktaydı. ABD’nin çekilme takviminin belli olmasının ardından tekfirci bir örgüt olan Taliban’ın ilerleyişi, bu kâğıttan kaplanın kendisinin üçte birinden ufak bir güç karşısında darmadağın olması ile sonuçlandı. Afganistan’ın işbirlikçi lideri Eşref Ğani, bir helikopter dolusu parayla ülkeden kaçtı, işgal güçleri ile işbirliği yapanlar ülkeyi terk etmek için bir yarışa girdi.

Eylül başı itibarıyla Taliban, bir yandan içeride bazı rakiplerini de kapsayan bir hükümet kurmaya çalışırken, diğer yandan da uluslararası alanda meşruiyetini sağlamak için görüşmelerini sürdürmekte. Çin, Afganistan’ın geleceğinde şimdiden belirleyici olacağını kanıtlamış gibi duruyor. Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahid’in Avrupa basınına açıklamalarına bakılırsa, şimdiden Taliban ile Çin arasında ciddi bir uzlaşma sağlanmış durumda ve Pakistan ile birlikte Afganistan da Çin’in İpekyolu projesi kapsamında ekonomik işbirliği yapacağı bir ülke olacak. Çin, bu sayede hem stratejik önemi yüksek olan bir bölgeyi kontrolü altına alırken, diğer yandan da lityum gibi ihtiyaç duyduğu kaynakları büyük maliyetlere katlanmadan elde etmiş olacak.

Bu durumun başta ABD olmak üzere emperyalistlerce istenilir olmadığı açık. Bu yüzden ABD’nin Afganistan’dan kendisi çekildikten, kukla yönetimi de dağıldıktan sonra gözü kulağı olabilecek yeni güçlere ihtiyacı var ve iki aday şimdiden en öne atılmış durumda. Biri, ABD ile Taliban arasındaki müzakerelere de ev sahipliği yapan Katar. Diğeri ise Biden’dan tavizler kopartabilmek için Kâbil havalimanında ABD’nin çekilmesi sonrasında kontrolü sağlama görevine talip olmuş bulunan Erdoğan’ın istibdad rejimi. Taliban’ın son açıklamaları, bu ikilinin Kâbil havalimanını birlikte işletmek istediklerini gösteriyor. Dikkat buyrulsun, ortada istibdad medyasının aktardığı şekliyle bu ikili tarafından, Taliban’ın ilerlemesinin ardından bölgede "söz sahibi olma" yönünde yapılan bir manevra yok. Emperyalizm tarafından bu ikiliye verilen, Afganistan’da emperyalizmin çıkarları doğrultusunda yapılacak bir görev söz konusu. Emperyalizmin Afganistan’daki çıkarlarını gözetmek üzere bu ikiliyi seçmesi, Taliban’ın da başını en az ağrıtacak seçenek. Zira Taliban ABD başta olmak üzere emperyalistlerle görüşmelere şimdiden başlamış ve örneğin daha radikal gruplara karşı güvenceler sunmuş olsa da, emperyalistlerle doğrudan bir işbirliği kendi tabanında dahi rahatsızlıklara ve hatta bölünmelere yol açabilir. Oysa Müslüman nüfusa sahip iki ülkenin silahlı güçlerinin bölgede emperyalizmin temsilcisi olması, Taliban’ın da işine gelecektir.

Türkiye açısından bakıldığında, bu tür bir görevi üstlenmek, emperyalizmden sonra Taliban’ın tahakkümü altında yaşayacak olan Afgan halkının çıkarları hilafınadır. Hem Afgan halkının zamanla başından atmaya çalışacağı bir gerici rejime payanda sunacağı hem de Afganistan’da emperyalizmin çıkarlarını gözeteceği için. Ayrıca bir aşamada Afganistan içindeki Penşir’deki muhalefetin emperyalistlerin de desteği ile güçlenip meselenin bir iç savaş halini alması, ya da IŞİD’in Horasan kolunun saldırılarını arttırması gibi senaryolarda işlerin çok daha karışması da söz konusu olabilecek ve oraya göreve yollananları ağır tehlikelerle karşı karşıya bırakacaktır. Emekçi halkımızın çıkarı, Afgan halkının çıkarları ile birdir ve bu da Türkiye’nin Afganistan’da emperyalistlerin kirli işlerini yapmamasını, Afganistan’ı devasa bir mezarlığa çeviren NATO’dan çıkmasını gerektirmektedir.