Mustafa Suphi'ler yaşıyor!
28-29 Ocak 2021 tarihleri, Türkiye’nin en eski modern siyasi partisi olan Türkiye Komünist Fırkası’nın kurucu kadrosundan parti başkanı Mustafa Suphi, parti genel sekreteri Ethem Nejat ve on üç yoldaşlarının bir siyasi cinayete kurban gitmelerinin 100. yıldönümüdür. Bu cinayet, Türkiye tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Mustafa Suphi ve arkadaşlarının Türkiye’nin işçi sınıfının çıkarlarını savunmak ve bir işçi-köylü ittifakı yoluyla onu iktidara taşımak için kurduğu parti bu cinayetle birlikte büyük bir darbe yemiş ve yıllarca toparlanamamıştır. Bunun sonucunda 1918-1923 arasında bu topraklarda yaşanan devrim bütünüyle burjuvazinin ve onun müttefiki konumundaki toprak sahibi, ağa, mütegallibe, eşraf, aşiret erkânı, şeyh ve şıhların mutlak iktidarı ile sonuçlanmış ve ülkede bir burjuva diktatörlüğü kurulmuştur. Bu sayede 100 yıldır Türkiye’nin giderek büyüyen işçi sınıfı ve onun yanı sıra üretici köylülük, yoksul esnaf ve zanaatkâr, kent yoksulları ve işsizler ordusu, gittikçe büyüyen ve son yarım yüzyıldır tekelci bir burjuvazi haline gelen sermaye sınıfı tarafından sömürülmüş, ezilmiş, bastırılmış, horlanmış ve aşağılanmıştır.
Mustafa Suphi’ler suikastı 15 siyasetçinin insanlık dışı yöntemlerle ortadan kaldırılması olayı olarak görülemez. Türkiye’nin iktidara yükselmekte olan yeni toplumsal gücü olan patronlar sınıfının daha iktidarın eğişindeyken işçi sınıfının bağımsız siyasetini ezmesidir. Mustafa Suphi’lerin katledilmesi, burjuvazinin işçi sınıfına karşı verdiği sınıf mücadelesinin an açık, en sınır tanımaz, en alçakça yöntemlerle uç noktaya taşınmış tarihi başlangıç noktasıdır.
....
Kardeşler, tarih sultanların, paşaların, ister fötr şapka ister takke giyen türünden cumhurbaşkanlarının hikâyesi değil, sınıf mücadelelerinin tarihidir. İşte bu mücadelede tam 100 yıl önce işlenen alçakça cinayette bizim safımız ilk büyük yenilgisini almıştır.
İşçiler emekçiler!
Hiçbir şey hep aynı kalmaz. Devran döner. Bizim sınıfımız da on yıllar geçtikçe yeniden güçlendi, özellikle 1960’lı ve 1970’li yıllarda dev mücadelelerle, güçlü sendikal ve siyasal örgütlerle burjuvaziye kafa tuttu, iktidara meydan okudu. 15-16 Haziran büyük işçi ayaklanması, Türkiye’nin fiilen proleter devrimleri çağına adımını atmasının vesilesi oldu. 12 Mart ve 12 Eylül yine işçi önderlerini, komünistleri ve devrimcileri katlederek burjuvaziye dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalıştı. Ama işçi sınıfı ne zaman üzerine çok gelindiyse, ne zaman koşullar direnmeye ve mücadeleye uygun olduysa heybetli gücünü ortaya koydu. 1989 Bahar Eylemleri, 1990’da kamu emekçilerinin sendikalaşması için verilen büyük mücadele, 1990-91 döneminde Zonguldak madencisinin büyük grevi, onu izleyen Paşabahçe ve Erdemir mücadeleleri, 1999’da emeklilik eylemleri, 2005 Seka işgali, 2009-2010’da Tekel işçilerinin Ankara Sakarya eylemi, 2010’lu yılların tamamına yayılan ve 2015’te doruğuna ulaşan metal işçilerinin işgalli fiili grevleri ve bütün bunlara eşlik eden büyüklü küçüklü binlerce on binlerce eylem, direniş, grev, işgal, miting ve başka eylemler mücadelenin hiç sona ermediğini gösteriyor.
İşte Mustafa Suphi’ler bu mücadeleleri merkezileştirerek işçi sınıfını iktidara taşımak için devrimci bir yola girişmişlerdi. Onların mücadelesi bütün bu eylemlerde yaşıyor!
Bugün de onların hedeflediği türden bir parti vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Bütün düzen partilerine karşı işçi sınıfını, toplumun sömürülen ve ezilen bütün katmanlarının başına geçirerek iktidarı almak için bir parti gerekiyor. Bu parti ancak devrimci bir işçi partisi olabilir. Bağrında, işçi sınıfının öncü ve bilinçli katmanını her sınıftan devrimcilerle birleştirecek bir parti.
Böyle bir partiyi kurma yolunda seferber olarak büyük mücadeleler sonucunda işçi iktidarını kurduğumuz gün, Mustafa Suphi’lerin ölümünün boşuna olmadığı ortaya çıkacaktır!
Devrimci İşçi Partisi, 28-29 Ocak 2021