Listen

Description

Video: https://youtu.be/SE7ef0V7QQU

02:53 Canan Şahin

18:13 İnci Ercan

34:51 Barış Yılmaz

41:12 Evrim Demirtaş

47:53 Soru-Cevap

"Kapitalizmin devrimci eleştirisini üreten teori ve eylem kılavuzu olarak Marksizm, kadın özgürlüğü ve cinsel özgürlük alanında da aynı yeterliliğe sahip mi? Özgürlüğü için mücadele eden, mevcut sıkışmışlıktan ve uygulamalardan rahatsızlık duyan gençler için bütünlüklü bir sistem analizi yapmak neden önemli? Yaşadığımız baskıyı tarihselleştirmek zorundayız. Marksizm; toplumun radikal dönüşümünün, toplumun üretim ilişkilerindeki radikal dönüşümüyle mümkün olduğunu anlamamızı sağlayan bir düşünme biçimi. Kapitalizm çoklu krizini yaşarken, birleşik ve radikal bir özgürlük mücadelesini oluşturmanın olanakları ne? Neoliberal politikalar saldırıya geçmiş, işçi sınıfı geri çekilmişken Marksistler için birleşik mücadeleyi savunmak zordu. Ancak günümüzde her mücadele birbiriyle ilişkileniyor, kendi içinde sınıfsal eşitsizliklerin bulundukları koşullara olan etkileri tartışıyorlar. Kutuplaşan bu politik alanda antikapitalist mücadeleyi büyütmek istiyorsak, hiçbir ezilme biçimini ikincilleştirmeden bunları birbirleriyle bağlantılandırarak, militan politik bir liderlik yaratmalıyız. Gençlik marksizminin bunu mümkün kılacak platformlardan biri olduğunu düşünüyorum."

Daha sonrasında konuşan DSİP üyesi İnci Ercan ise şu vurguları yaptı:

"Toplumsal cinsiyet kavramı, cinsiyetler arası eşitsizliğin tek sebebinin farklı bedenlerden doğmamız olmadığını fark etmemizle ortaya çıktı. Farklı cinsiyet kimlikleri arasındaki eşitsizliğin sebebi, bireylere bedenlerine bağlı olarak nasıl davranmaları gerektiğinin öğretilmesi. Kültür ve toplumsal “normların” yanı sıra birtakım ideolojik yaklaşımların da bunda önemli bir rolü var. Son yıllarda dünyada ve Türkiye’de kadınlara ve LGBTİ+ gruplara karşı saldırılar arttı ancak bu gruplar buna karşı seslerini yükseltti. Gündelik hayatta nasıl davranılacağından, meslek seçimine kadar kadınlara ne yapılacağı söyleniyor. Türkiye’de, 2000'li yıllarda yasalarda eşitlik sağlayan olumlu gelişmeler yaşandı. 2015’ten itibaren ise geriye gidiş söz konusu. Üniversitelere gönderilen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Tutum Belgesi’nin iptal edilmesi ve İstanbul Sözleşmesi’ne karşı temelsiz bahanelerle karşı çıkışlar yapılması, nafakanın tartışmaya açılması bunlardan bazıları."

Antikapitalist Öğrenciler'den Barış Yılmaz ise LGBTİ+ hareketinin tarihi ve buıgününden bahsederken özetle şu ifadeleri kullandı:

1Sunumumda Türkiye’deki LGBTİ+ hareketinin kısa bir tarihini anlatacağım. Stonewall dünyadaki LGBTİ+ hareketi için önemli bir dönüm noktası oldu. Türkiye’de de ancak 80’li yıllardan itibaren bir mücadeleden bahsetmek mümkün. 90’lı yıllar da Ülker sokak ve “Hortum Süleyman” dönemiydi. Bu dönemde translara korkunç zulümler yapıldı ve evlerinden edildiler. 2000’lere geldiğimizde hareketin daha görünür olduğunu biliyoruz. Gezi’den sonraki Onur Yürüyüşü önemli bir örnekti. Kapitalizm 2020 yılında herkesi etkileyen bir kriz yaşıyor. LGBTİ+ hareketinin, antikapitalist bir hareketle birleşmesi, önümüzdeki yıllarda daha iyi bir yaşamın kurulabilmesi adına önemli."

Son olarak konuşan avukat ve aktivist Evrim Demiraş'ın konuşmasında ise şunlar öne çıktı:

"Cinsiyet, İngilizce ifadesiyle sex, doğuştan gelen biyolojik özellikleri içeren bir terim. Toplumsa cinsiyet ise sonradan öğrenilen ve cinsiyete toplum tarafından biçilen roller. Bir kadının ev işlerini yapmasının beklenilmesi, bir erkeğin ağır işleri yapması gerektiğinin kabul edilmesi bu rollerden bazıları. Toplumsal cinsiyet eşitliği, cinsiyetlere biçilen toplumsal rollerin eşitlenmesi ve değiştirilmesini sağlama amacında. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle samimi bir şekilde mücadele etmek istiyorsak, atanmış cinsiyete dayalı ikili cinsiyet anlayışının da radikal bir biçimde sorgulanması gerekiyor. Ancak bu tartışmalar sırasında LGBTİ+ haklarına yeterli vurgu yapılmıyor."