Bizler, yasamda bize öğretildiği üzere şartlanmışlıklarımızla hep ileriye doğru hareket etmek, bir şeyleri oldurmak, zorlamak gerektiği yanılgısına düşüyoruz. Devamlı geçmişteki pişmanlıklarla gelecek kaygıları arasında savrulup duruyoruz. Belki de hiç gerçekleşmeyecek felaket senaryoları tüm enerjimizi yaşam sevincimizi çalıyor.
Oysa hayatın akmak için bizim katılımımıza ihtiyacı yok. Bazen tek yapmamız gerekenin akışta durmak olduğunu fark edemiyoruz. Hayatın olmasına, akmasına izin vermemiz, onun akışına katılmamız için yeterli…