Listen

Description

İnsanın gözü, sıhhatde olduğu zemân, aydınlıkda görür. Karanlıkda göremez. İnsanın göğsünde (Kalb) denilen uzv içinde, (Hakîkî kalb) ve (gönül) denilen bir kuvvet vardır. Bu kuvvet sıhhatde iken ve (kalb nûru) varken birşeyler görür. Bunun görmesine (Basîret) ve gördüklerine (Mükâşefe) ve (Şühûd) denir. Hakîkî kalbinin sıhhatli, kuvvetli olması, zikr etmekle olur. Nemâz kılmak, Kur’ân-ı kerîm okumak da zikrdir. Kalblerin nûru, Resûlullahın mubârek kalbinden çıkar. Bu kalb nûruna (Feyz) denir. Feyze kavuşmıyan kimse, mükâşefe sâhibi olamaz. Feyzler, Resûlullahın mubârek kalbinden yayılınca, muhabbet yolu ile Evliyânın kalblerine gelir. Hayâtdaki veyâ kabrdeki bir Velîyi seven müslimân, feyze kavuşur, mükâşefe sâhibi olur. İnsanlara mahsûs olan (Îmân) inanmak ve (muhabbet) sevmek sıfatlarının mahalli de, gönül dediğimiz kuvvetdir.

Fâideli Bilgiler | Sayfa : 110