[Müsâfeha her zemân yapılır. Yalnız nemâzlardan sonra müsâfehayı âdet mekrûhdur. Muhammed Hâdimî “rahime-hullahü teâlâ” (Berîka) kitâbının 1220. ci sahîfesinde diyor ki, (Hadîs-ül-câmi’de (İki erkek veyâ iki kadın müslimân karşılaşdıkları zemân, müsâfeha ederlerse, ayrılmadan önce, günâhları mağfiret olunur) buyuruldu. Müsâfeha etmek, sünnet-i müekkededir. Müsâfeha ederken birbirine sarılmak, öpüşmek câiz değildir.) Kadınların birbirleri ile, yabancı erkeklerin göremiyecekleri yerlerde, müsâfeha etmeleri câizdir.] Ey Oğul! Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Her kim bir mü’min kardeşini ziyâret eylese, bunların her birerlerine Cennetde birer derece verilir.) [Yalnız bu ziyâret Allah rızâsı için olacak, başka maddî ve şahsî bir menfe’at mukâbili olmamak şartı ile.] Ve yine Resûl-i ekrem “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdular ki: (Her kim bir mü’min kardeşini ziyâret eyleyip müsâfeha ederek üç kerre elini sallasa, ellerini ayırmadan her ikisinden Hak teâlâ râzı olur. Ağaçdan yapraklar döküldüğü gibi, o şahslardan günâhlar öylece dökülür.) Müsâfeha etdikden sonra, ölülerin, hocaların ve sâir geçmişlerinin ve bütün ehl-i îmânın afvı için düâ etmek lâzımdır. Bu arada, Peygamber “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimize salâtü selâm getirmek şartdır.
İslâm Ahlâkı | Sayfa : 406