Listen

Description

İyi biliniz ki, dünyâda namâzın rütbesi, derecesi, âhiretde Allahü teâlâyı görmenin yüksekliği gibidir. Dünyâda insanın Allahü teâlâya en yakın bulunduğu zemân, namâz kıldığı zemândır. Âhiretde en yakın olduğu da, rü’yet, ya’nî Allahü teâlâyı gördüğü zemândır. Dünyâdaki bütün ibâdetler insanı namâz kılabilecek bir hâle getirmek içindir. Asıl maksad, namâz kılmakdır. Se’âdet-i ebediyyeye ve sonsuz ni’metlere kavuşmak ancak namâz kılmakla elde edilir.  

Namâz, bütün ibâdetlerden ve orucdan kıymetlidir. Namâz vardır ki, kırık kalbleri zevkle doldurur. Namâz vardır ki, günâhları yok eder. İnsanı kötülükden korur. Hadîs-i şerîfde, (Namâz, kalbimin neş’esi ve sevinç kaynağıdır) buyuruldu. Namâz, üzüntülü rûhlara lezzet verir. Namâz, rûhun gıdâsıdır. Namâz, kalbin şifâsıdır.  

Namâz Kitâbı | Sayfa : 132