Listen

Description

Mektûbuma Besmele ile başlıyorum. Ya’nî bu mektûbu yazabilmek için, rahmeti, ihsânı bol olan Allahü teâlâya sığınıyor, Ona güveniyorum. Her hamd, şükr Onun hakkıdır. Onun seçdiği, sevdiği iyi insanlara selâm ederim. Kıymetli ömrümüz, günâh işlemekle, kusûr, kabâhat yapmakla, yanılmakla, fâidesiz, lüzûmsuz konuşmakla geçip gidiyor. Bunun için; tevbeden, Allahü teâlâya boyun bükmekden söyleşmemiz, vera’ ve takvâdan konuşmamız hoş olur. Nûr sûresi, otuzbirinci âyet-i kerîmesinde meâlen, (Ey mü’minler! Hepiniz, Allahü teâlâya tevbe ediniz! Tevbe etmekle kurtulabilirsiniz) buyurmuşdur. Yirmisekizinci cüz’ sonundaki, Tahrîm sûresi, sekizinci âyet-i kerîmesinde meâlen, (Ey îmân eden seçilmişler! Allahü teâlâya dönünüz! Hâlis tevbe edin! Ya’nî tevbenizi bozmayın! Böyle tevbe edince, Rabbiniz, sizi belki afv eder ve ağaçlarının, köşklerinin altından [önünden] sular akan Cennetlere sokar) buyurmuşdur. En’âm sûresi, yüzyirminci âyet-i kerîmesinde meâlen, (Açık olsun, gizli olsun günâhlardan sakınınız!) buyurmuşdur. Günâhlarına tevbe etmek, herkese farz-ı ayndır. Hiç kimse tevbeden kurtulamaz. Nasıl kurtulur ki, Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” hepsi tevbe ederdi.

Tam İlmihal Se`âdet-i Ebediyye | Sayfa : 97