Bir zamanlar, çok uzaklarda; kışın karla kaplı, ilkbaharda rengarenk kır çiçeklerinin açtığı yemyeşil tepelerle çevrede bir vadi varmış. Bu vadi "Büyülü Vadi" diye bilinirmiş. Bu isimle bilinmesinin nedeni vadide bulunan bir dükkan ve bu dükkanda yaşanan ilginç olaylarmış. Dükkanın ünü dünyanın dört bir tarafına yayılmış. Herkes bu dükkana "Büyülü Dükkan" dermiş. Dükkan, dört duvarında kırmızı panjurlu pencerelerin olduğu 100 yıllık ahşap bir yapıymış. Dükkana üç basamak merdivenin açıldığı verandadan girilirmiş. Kapıdan girince çok büyük bir oda, odada bir çok kitabın olduğu kütüphane, masa, sandalye, sallanan koltuk ve bir çok eşya bulunurmuş. Eşyalar öyle güzel yerleştirilmiş ki görenler rahatsız olmazmış. Dükkanın arkaya bakan duvarında bir kapı, kapının ardında mutfak banyo ve yatak odası bulunurmuş. Bu kapı her zaman kapalı olurmuş. Beyaz saçlı, beyaz sakallı ihtiyar satıcı gelen hiçbir müşteriyi geri çevirmezmiş. Müşteriler bu dükkandan hayal ettikleri ve istedikleri her şeyi alabilirmiş. Tabii ki bedelini ödemek şartıyla. Bu bedeli satıcı konuşmaya başladıktan sonra belirlermiş. Lakin bu bedel hiçbir zaman maddi, yani para olmazmış...