Listen

Description

Bir zamanlar, çok uzaklarda, Rüzgaroğlu adında zengin mı zengin bir adam yaşarmış güzel karısı ve Nuryüz ile Gülyüz adında güzel iki kızıyla birlikte. Rüzgaroğlu, bir gün doru atına birmiş, tüfeğini sırtına vurmuş, iki av köpeğiyle birlikte ormana ava gitmiş. Aramış taramış, fakat bir av bulamamış. Atını sulamak için dere kenarına gitmiş. Tam o sırada ormandan hışır hışır sesler duymuş. Sesin geldiği yere gidince güzel mi güzel bir geyikle göz göze gelmiş. Geyik o kadar güzelmiş ki derisi altın gibi parlıyormuş. Geyik kaçmış, Rüzgaroğlu tüfeğini ardı ardına ateşlemiş, ancak geyiği vuramamış. Geyik kaçmış nihayetinde. Geyiğin peşinden giden Rüzgaroğlu bir de bakmış ki, bir dağın tepesinde. Bu sırada dağda bir ses yankılanmış: Ey Rüzgaroğlu! Gençlikte zenginlik ihtiyarlıkta fakirlik mi istersin, yoksa ihtiyarlıkta zenginlik gençlikte fakirlik mi? Rüzgaroğlu çevresine bakınmış, bakınmış, ama sesin nereden geldiğini bir türlü anlayamamış...