Listen

Description

Anlatıldığına göre bir zamanlar, bir kış günü şiddetli bir tipi varmış. Tipide birbirini tanımayan üç adam yolunu kaybedip gördükleri bir kulübeye sığınmışlar. Kulübeye sığınan, birbirini hiç tanımayan üç adamdan biri ipek tüccarı, biri mücevher tüccarı, bir diğeri de yanında yükü olmayan sadece içinde birkaç bıçağın olduğu deri bir torbası olan tahta oymacısıymış. Adamlar bir süre kulübede oturunca sıkılmışlar. Oymacı kulübeyi dolaşırken bulduğu odunları ocağa taşımış. Dumanın çıkması için küçük bir pencere açmış. Açılan pencereden o köşeye gün ışığı girmiş. Oymacı bakmış ki gün ışığının vurduğu köşede uzun bir odun parçası var. Odunu görünce çok istediği ve bir türlü gerçekleştiremediği, hep ertelediği kadın heykelini hatırlamış. Heykeli yapmak için büyük bir istek duymuş. Oduna baktığında sanki odunun içinde bir kadın görmüş. Kadını açığa çıkaracak ve onu özgürlüğüne kavuşturacakmış...