Zamanın birinde Yörük Ağa adında bir kişi yaşarmış. İyi yürekli, merhametli, yardımsever, alçakgönüllü biri olan Yörük Ağa, herkes tarafından çok sevilirmiş. Lakin bir gün Yörük Ağa genç birinin kalbini kırmış istemeden. Üzülen genç, "Yörük Ağa, gülen nar ile ağlayan ayvanın derdine düşmesin" diye ah etmiş. İşte o gün Yörük Ağa'nın içine ateş düşmüş. Ayağında demir çarık, elinde demir sopayla yollara düşmüş. Az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş. Konarak göçerek, dereleri tepeleri, dağları ovaları aşmış. Bir de bakmış ki, bir arpa boyu yol gitmiş. Bir gün yaşlı bir çobana rastlamış...