Geleceğe Dönüş podcast dizisi kapsamında engellilerin sorunlarına dair yeni bir programla karşınızdayız. H. Selim Açan, Kasım ayı sonunda yayınladığımız ilk programda olduğu gibi bu programda da EEEH Dergisi editörü Burak Sarı ile konuşuyor.
Geçen programa ilişkin kısa bir hatırlatmanın ardından ilk olarak “normallik algısı- sağlamcılık yaklaşımı” üzerinde duruluyor. “Normal” kavramı daha doğrusu ölçütünün kapitalizmin işgücü ihtiyacıyla bağlantısına dikkat çeken H. Selim Açan, kapitalizme gelene kadar “normal”in bir marangozluk deyimi, daha doğrusu marangozların kullandığı bir ölçü aletinin adı olduğunu hatırlatıyor.
Bu girişin ardından Burak Sarı sözlerine konuyu güncel hayatla bağlantısı içinde ele almak istediğini belirterek başlıyor. Engellilerin yaşadıkları sorunlar ve ayrımcılığa dair çok çarpıcı örnekler eşliğinde doğada böyle bir ayrımın olmadığına dikkat çekerek konunun kapitalizmle olan bağlantısını açımlıyor. Bu yönüyle sadece yeti farklılığı yaşayanlar değil bütün toplumun kapitalizmde değişik biçimlerde sürekli ayrımcılığa uğradığını dile getiriyor.
“Normal-özürlü” ayrımının temeli ve toplumsal yaşamda nasıl yansıdığını anlatırken kapitalizmin –tabii ki onların emeklerini de sömürmek amacıyla- yeti farklılığı olan bireyleri değişik biçimlerde üretim sürecine çekmekle bir yönüyle de olumlu bir rol oynadığını belirtiyor. Yalnız patronların bunu bile nasıl sömürü konusu haline getirdiklerine dair çok çarpıcı örnekler veriyor.
Programın bu bölümünde Burak Sarı çok önemli bir noktaya daha parmak basıyor: Engellilerin yaşamlarını kolaylaştıracak koşulların yaratılmasını “yardım” anlayışıyla ele almanın yanlışlığı ve tehlikesi. Bunun nasıl sömürüldüğü ve sömürülmeye de açık olduğu. Bunu onur kırıcı yaklaşım olarak mahkum eden Burak Sarı, “Engellilerin sorunlarının çözümü yardım-sadaka-acıma konusu olarak değil en başta devletin yerine getirmesi gereken toplumsal bir sorumluluk ve dayanışma konusu olarak görülmeli” görüşünü dile getiriyor. Buna bağlı olarak engellilerin günlük yaşamına ilişkin olarak “ihtiyaç hiyerarşisi” yaratmanın yanlışlığını ve doğurduğu ayrımcı sonuçları vurguluyor.
“Yardım-sadaka”anlayışının çarpıklığına ilişkin olarak Burak Sarı çok çarpıcı örnekler verdi. İlk olarak “sakatların araba ihtiyacını karşılama” gerekçesiyle yürütülen “mavi kapak toplama” kampanyasını örnek verdi. Bu tür kampanyaların sokaktaki insan için bilinçsiz ama iyi niyetli bir yardım çabası anlamına geldiğini teslim etmekle birlikte sakatların ihtiyaçlarının “yardım-iane-sadaka” konusu haline getirilerek istismar edilmesinin yanlışlığını vurguladı. Üstelik aynı konuda yani yeti farklılığı olan bireylerin günlük yaşamlarındaki ihtiyaçlarına erişilebilirliklerini kolaylaştıracak bazı kampanyaların aynı ilgi ve sahiplenmeyi görmemesinden yakındı. Körlerin tweeter mesajlarında kullanılan görseli zihinlerinde canlandırabilmeleri kolaylaştıracak “Görseli açıkla” kampanyasını da buna örnek verdi.
Programın ikinci konusunu bir kavram tartışması oluşturdu. Bu bölümde konuşmacılar yeti farklılığı olan insanları tanımlarken “özürlü, engelli ya da sakat” kavramlarından hangisini kullanmanın daha doğru olduğu üzerinde durdular.
Son konu olaraksa toplumda yerleşik anlayış ve algılar nedeniyle ötekileştirenlerin birbirleriyle ilişkileri ele alındı. Bu bağlamda Engelsiz Erişim Derneği ve Engelli Kadın Derneği’nin Lambda İstanbul Derneği’yle düzenledikleri “Normal Ne Ayol...” etkinliği üzerine konuşuldu.
Programın kapanışından önce Burak Sarı, bütün dinleyenlere “Körler Burada- Görseli Açıkla” kampanyasına destek olma çağrısını yineledi. Twitter mesajlarında “Görseli açıkla” kutusuna girerek kullandıkları görseli tanımlamakla kalmayıp görsel betimlemesi eklenmiş bir paylaşımı beğenirken ayrıca “Bu tweet erişilebilir” etiketini koyarak bu tutumun yaygınlaşmasına destek olunmasını istedi.