Listen

Description

Türkiye’de konser yasakları son aylarda adeta patlama yaptı. Furya 14-22  Mayıs’ta Eskişehir’de yapılacak olan Anadolu Fest’in yasaklanmasıyla  başladı. Gülşen’in konserlerinin yasaklanıp ardından tutuklanmasını  zincirlerinden boşanan bu zorbalığın zirvesi sanıyorduk ki, Ankara’da  Onur Şener’in kendisinden istenilen parçayı çalmadığı gerekçesiyle  öldürülmesine kadar vardı iş.  

Yasakların iki ortak özelliği gözüküyor: Birincisi yasaklama  kararlarının ya valilik ve kaymakamlıklarca ya da AKP ve MHP’li  belediyelerce gerçekleştirilmesidir. Bu da yasakların hükümetin algısı  ile paralel olduğunu gösteriyor. İkinci ortak özellikse yasaklanan  konser veya festivallerin illa hükümet-iktidar karşıtı olmamasıdır.  İktidarın kültür algısının dışında olması, yani onlardan olmaması  yasaklama için yeterlidir.   

Sanatın ve sanatçıların hedef alınması sadece Türkiye’ye özgü bir durum  değil. Bu saldırı türü insanlık tarihi kadar eskidir. Fakat Türkiye’nin   seçim düzlemine  girmesiyle birlikte vites büyütüp çeşitlenen saldırı  cephelerinden biri haline geldi.   

Konser, festival yasaklarının neden birden ivme kazandığını  yorumlayabilmek için birkaç sorunun yanıtına ihtiyacımız var: AKP  Hükümeti, bizzat Tayyip Erdoğan’ın da birkaç kez dile getirdiği gibi  “kültürel hegemonyasını” bir türlü kuramadığı için mi saldırı  pozisyonuna geçti?  

Son yasakların amacı 2023 seçimi için kendisinden  hızla koptuğu (hatta kaçtığı) artık aleni olan muhafazakar  tabanından  geri kalanları korumak, hatta bir kısmını yeniden kazanmak için mi ?  

Bu sorular çoğaltılabilir, çoğaltılmalıdır da. Çünkü konser-festival  yasaklamalarını bazı gerici odakların işgüzarlığına ya da yerel  yöneticilerin merkezi iktidara yaranma çabalarına bağlamak, meseleyi  büyük resmin görülmesini engelleyecek biçimde darlaştırmak anlamına  gelir.   

Alınteri yazarlarından  D. Emrah Zıraman,  konser yasaklarını, kendisi  de bu yasaklardan nasibini alan müzisyen İlkay Akkaya ile aşağıdaki üç  ana soru  ekseninde konuşuyor:    

-   Son dönemde yeni bir konser yasakları furyası baş gösterdi.  İmamların camilerde hutbe ile fetva vermeleri ya da adı sanı bilinmeyen  gerici örgütlerin yaygaraları üzerine konser, festival yasakları oldu. Sence bu yasak furyası neden çıktı, neden yaygınlaştı, bunun arkasında  ne yatıyor ve bu yasakların müzisyenler ve dinleyiciler açısından  sonuçları neler oluyor ?   

- Erdoğan mealen “toplumu her konuda değiştirdik ama kültürel  hegemonyamızı kuramadık” cümlesini son zamanlarda çokça tekrar etmeye  başladı. Ama bu hegemonya faşizmin doğası bakımından Gülşen  örneğinde  olduğu gibi tutuklamaya, Ankara’da Onur Şener’in öldürülmesi gibi  olaylara doğru evrilmeye başladı. Hatta Onur Şener olayında devlet  memuru olan eğitimli insanların cinayet işleyecek noktaya getiren bu  “kültürel hegemonya” nedir?   

-  Sanatçı olarak Türkiye’de mevcut politik süreçte sanatsal, kültürel  atmosferi nasıl görüyorsun ? Sence buradan nasıl çıkılabilir?