Allah'a davet konusunda.
Hayatınızın en önemli görevi bu olmalıdır sevgili kardeşlerim: Allah'a davet etmek. Hepiniz birer davetçi olmalısınız; Allah'a davet edenler. Dînin temeli budur; Allah'a davet. Allahû Tealâ: “lehu da’vetul hakkı.” diyor, “Hakk’ın daveti (Allah'ın daveti) O’nadır (Kendisinedir).” buyuruyor.
13/RA'D-14: Hakkın daveti O’nadır (Kendisinedir, Allah’adır). O'ndan başkasına davet ettikleri (şeyler), onlara bir şeyle icabet etmezler. Onlar ancak suya, onun ağzına, suyun ulaşması için avucunu açmış kimse gibidir. O (su), ona ulaşacak değildir. Ve kâfirlerin daveti, dalâletten (su nasıl onların ağızlarına ulaşamıyorsa, dalâlette olanlar da hidayete ulaşamaz) başka bir şey değildir.
Biliyorsunuz ki Allah'a davet, ikinci davettir. Birinci davetiniz; Allah'a ulaşmaya, Allah'a ulaşmayı dilemeye davettir. Bütün insanlar Allah'a ulaşmayı dilemek mecburiyetindedirler. Bu birincil zorunluluktur. Mutlak olarak bunu tahakkuk ettirmek mecburiyetinde insanlar, sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım. Etrafınızda kim varsa biliniz ki; Allah'a ulaşmayı dilemezlerse yani davete icabet etmezlerse kurtuluşları mümkün değildir.
Allahû Tealâ’nın dostları mısınız? Öyleyse Allah'a dostluğun temelindeki faktör, Allah'a davettir. Bu davet, birincil noktada Allah'a ulaşmayı dilemeyi davet olarak kendisini gösterir. Kim Allah'a ulaşmayı dilerse o, zaten Allah’ı dileyendir. Allah'ın daveti Kendisinedir, hak davettir; Hakk’ı temsil eder. Kim Allah'a ulaşmayı dilemezse Hakk’ın emrini yerine getirmez. Hele bunu gizlerse o zaman hakkı bâtıl kılmış olur.
Sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım, 14 asırda dîn bid’atlarla doldu.
Sebebi Kur’ân’dan ayrılıp, Kur’ân’ı rafa kaldırıp, tam tabiriyle gerçek anlamda rafa kaldırmak, Kur’ân’ı rafa kaldırıp muhtevasını devre dışı bırakmak ve insanların yazdığı emaniyye kitaplardan bir dîn kültürü vücuda getirmek ve dînin temel faktörlerinin hiç birisini devreye almamak. Biliyorsunuz, dîn 7 safhadan oluşur:
Allah'a ulaşmayı dilemek.
*İrşad makamına ulaşıp tâbiiyet.
*Ruhun Allah'a teslimi.
*Fizik vücudun Allah'a teslimi.
*Nefsin Allah'a teslimi.
*İradenin Allah'a teslimi, iradenin Allah’a tesliminden evvel irşada ulaşmak, 6. safha.
*İradenin Allah'a teslimi; 7. safha.
Bundan 14 asır evvel Peygamber Efendimiz (S.A.V), Allah'a ulaşmayı dilemelerini emrediyordu sahâbeye. Allahû Tealâ: “Allah'ın ipine sımsıkı sarılın ve takva sahibi olun.” diyor.
Ve hepiniz, Allah’ın ipine sımsıkı tutunun, fırkalara ayrılmayın! Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki ni’metini hatırlayın; siz (birbirinize) düşman olmuştunuz. Sonra sizin kalplerinizin arasını birleştirdi, böylece O’nun (Allah’ın) nimeti ile kardeşler oldunuz. Ve siz ateşten bir çukurun kenarında iken sizi ondan kurtardı. İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklıyor. Umulur ki böylece siz hidayete erersiniz.
“Ve müşriklerden olmayın.” müessesesi ile karşılaşıyoruz. Bir kişi Allah'a ulaşmayı dilemeden evvel müşriktir; herkes müşriktir. Allah'a ulaşmayı dilemeyen herkesin müşrik olduğunu söylüyor Allahû Tealâ. Rûm Suresinin 31 ve 32. âyetlerinde diyor ki:
30/RÛM-31: O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.
30/RÛM-32: (O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.