Konumuz: Allah her şeye kadirdir.
Şöyle bir bakın göklere doğru: Ne göreceksiniz? Gökte yıldızlar göreceksiniz. Gündüz bakıyorsanız güneşi görebilirsiniz. Allahû Tealâ nasıl bir yaratıcıdır? Allah sonsuzluğun sahibidir. Ne demek istiyoruz? Şu anda dünya adı verilen bir gezegende yaşıyoruz. Bu kâinat bir bütün olarak ele alındığında dünyamız bir mikro sistemi ifade eder; o sonsuzluğun içinde bir nokta, bir hiç.
Allah’ın yaratma stratejisine baktığımız zaman her şeyin en ince şekilde hesap edildiğini, yerli yerine oturtulduğunu görürüz. Kâinatın yaratılmasına bakıyoruz: Şu anda bütün yıldızlar yılda 500 milyon kilometre hızla hareket halinde bir akışın içindedirler. Her şey bir hareket halinde. Allahû Tealâ: “Onlar kendi güzergâhlarında hareket halindedirler.” diyor, “Akar giderler,” diyor, “kendi yörüngelerinde.”
Her tarafta güneş sistemleri görüyoruz yani bir merkezi çekim gücü, sonra onun etrafında değişik yörüngelerde dönen birçok gezegen. Merkezdeki sabite aslında gene sabit değildir; daimî bir dönüş hareketi halindedir. Bu dönüş, ezelden ebede devam edecek olan bir özelliktir. Çünkü hızı kesebilecek olan bir ortam yoktur.
Allahû Tealâ’nın yaratma dizaynına baktığımızda; eğer Allah’ın yarattığı bu sonsuz kâinat Allah’ın yaratış hızından, sıfırdan sonra bir virgül koyun, 19 tane de sıfır koyduktan sonra 1 yazın oraya; işte şu andaki hızının sıfır virgül 19 sıfırdan sonraki 1’le birlikte milyonda, milyarda, trilyonda, trilyarda değil; çok daha ötede bir rakam kadar eğer Allahû Tealâ daha hızlı hareket eden bir sistem oluştursaydı sistem dağılırdı, sonsuzluğun içinde kaybolurdu. Gene sıfır virgülden sonra 19 tane sıfır koyun, bir de en sonuna 1 koyun; o kâinatın şu anda büyümekte olduğu yılda 500 milyon kilometrenin o sıfır virgül 19 sıfırdan sonraki 1, yani yüzde 1 değil, binde 1 değil, milyonda 1 değil, milyarda 1 değil, trilyonda, trilyarda 1 değil; çok daha büyük bir rakam içinde bir, o kadar bir eksik hızla Allahû Tealâ kâinatı yaratsaydı, bu sefer de kâinat kendi içine katlanmış ve çökmüş olacaktı.
Allahû Tealâ’nın yaratış stratejisine baktığımız zaman, hangi olayla bakarsak bakalım duyabileceğimiz bir tek his vardır sevili kardeşlerim, o his hayranlıktır. Biz Allah’a hayran olanların şu anda dünya üzerinde başında geleniz. O’nu en yakından tanıyan, yaşayanların içinde şu anda o biziz. Biz kendimizden bir şey yapamayız. Ne yaparsak O yaptırır. Ne söylersek O söyletir. Bunları da o söyletiyor.
Şu anda dünya üzerinde… Dünya üzerinde diyorum, kâinatta bu sonsuzluk içinde 100 milyar galaksi bulunduğu söyleniyor ve her galaksinin içinde gene ortalama -ikisi de ortalama rakamlar, öyle tahmin ediliyor- 100 milyar yıldız olduğu kabul ediliyor. Genel kabul görmüş olan rakamlar bunlar. 100 milyar galaksi; her galaksinin içinde 100 milyar yıldız. Bir sonsuzluğun içinde bir küçücük nokta dünyamız. İşte bu sonsuzu yaratan, O mutlak yaratıcıdır. Ve bütün kâinatı yaratmış, sonra hayatı başlatmış ve en mütekâmil varlık olarak da tekâmül etmiş, en üst seviyede yaşayan mahlûk olarak da insanı yaratmış Allahû Tealâ.
Neden en üst seviyede? Çünkü insan, Allah’ın ruhunun muhtevasına sahiptir. Bütün insanlar doğduğunda Allahû Tealâ’nın onlara ruh üfürmesi söz konusudur. Her saniye 1 milyar çocuk doğsa, hepsine Allahû Tealâ aynı anda ruh üfürür. O, sonsuzun sahibidir ve insandan başka hiçbir mahlûkta ruh adı verilen o emanet yoktur.