Bundan 14 asır evvel İslâm yaşandı. Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, Peygamber Efendimiz ve O’nun sahâbesi gerçek anlamda bütün boyutları ile İslâm’ı yaşadılar. Bu İslâm, Kur’ân’daki İslâm’dır.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) zamanında sadece Kur’ân vardı. Kur’ân’dan başka hiçbir şeye tâbî olmadılar. Ve sevgili kardeşlerim, 14 asır sonra bugün Kur’ân gene var ve İslâm âlemi Kur’ân’dan başka her şeye tâbî olmuş durumda.
Şeytanın İslâm âlemine oynadığı bu korkunç tuzağı beraberce, kademe kademe eşeleyeceğiz. Bu kirli yaşamın arkasında kalan temiz, Kur’ân’daki saf İslâm’ı yerli yerine oturtacağız.
Neden “kirli” kelimesini kullandık sevgili kardeşlerim? Çünkü tertemiz olan, Allah’ın yazdığı, Allah’ın yazdırdığı Kur’ân bütün temizliği ile yok olmuş. Yerine kirli bir İslâmî tatbikat gelmiş.
Kirli ile temiz arasındaki fark nedir? Temiz, Allah’ın emrettiklerini yapmanın adıdır. Allah temiz olmamızı emreder. Abdest almak bunun temelini teşkil eder. İster boy abdesti olsun, ister normal abdest olsun hepsi temizliğin temel simgesidir. Günde beş defa namaz kılınıyorsa, en az beş defa kişi elini, ayaklarını, yüzünü, vücudunun dışta kalan yerlerinin hepsini yıkamak mecburiyetindedir. Eğer Peygamber Efendimiz (S.A.V) gibi yedi vakit namaz kılıyorlarsa, bu işi yedi vakit yapmak durumundadır bu işi.
Öyleyse elifbasındayız daha konunun; abdest müessesesi. Hamdolsun ki buna dokunamamış iblis. Başlangıçtaki gibi aynen devam ediyor. Ama sevgili kardeşlerim, İslâm artık İslâm olmaktan çıkmış. Biliyorsunuz ki İslâm kelimesi, selâm kelimesi, selâmet kelimesi, müslim kelimesi, Müslüman kelimesi, hepsi silm kökünden gelir. Silm; lâm ve mim. İslâm olmak. Eğer bugün dünyadaki İslâm âlemini teşkil eden insanlara sorarsanız, 1 milyardan fazla insana “Siz İslâm’ı yaşıyor musunuz?” diye, herkesten aynı cevabı alacaksınız; “Yaşıyoruz.” Biz de diyoruz ki: “Hayır, yaşamıyorsunuz. İslâm’ı yaşadığınızı zannediyorsunuz.”
Öyleyse hangi İslâm’ı yaşıyorlar? İşte cevap aradığımız sualimiz bu: “Hangi İslâm?” Çünkü bugün bir İslâm âleminin yaşadığı İslâm var, bir de Kur’ân’daki İslâm, 14 asır evvel Peygamber Efendimiz (S.A.V) Hz. Muhammed Mustafa ve O’nun sahâbesi tarafından yaşanan İslâm yani Kur’ân’daki İslâm var.
Birçok insan şimdi bize diyecek ki: “Ne yani, biz Kur’ân’ı yaşamıyor muyuz?” Hayır, yaşamıyorsunuz. Siz Kur’ân’ı yaşadıklarını iddia edenler, sizler Kur’ân’ı yaşamıyorsunuz. Yani, ne demek istiyoruz? Bu bir itham. Evet, bir itham ve aslî Kur’ân delillerine dayalı bir itham. İslâm âlemi bugün İslâm’ı yaşamıyor. İslâm âleminin %90’dan fazlası bugün İslâm’ı yaşamıyor.
Öyleyse İslâm nedir? İslâm Allah’a teslim olmaktır. Peki, 14 asır evvel yaşanan Kur’ân’daki İslâm’dan geriye ne kalmış? Bugün İslâmî tatbikat sadece İslâm’ın beş tane şartını içerir; namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek ve kelime-i şahadet getirmek. Bir mevzu hadîs şöyle: Bir bedevî Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in yanına gidiyor, diyor ki: “Ey Allah’ın Resûl’ü! Ben cennete gitmek istiyorum. Ne yapayım?” Cevap: “Namaz kıl, oruç tut, zekât ver, hacca git, kelime-i şahadet getir.” “Ey Allah’ın Resûl’ü! Ben bunları yaparsam cennete gider miyim?” El cevap: “Gidersin.” Bu bir mevzu hadîstir.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) bu devre, bundan sonraki devre, bütün devirlere ulaşacak olan bir mesaj bırakmış, demiş ki: “Benim hadîslerim tartışılacaktır. Kur’ân’a bakın. Hiçbir hadîsim Kur’ân’a aykırı olamaz.” Öyleyse bu hadîs mevzu bir hadîstir. Bu hadîsin koruyucuları, muhafızları derler ki: “İşte bu hadîs bütün gerçekleri ifade ediyor. İslâm’ın şartı beştir. Madde 1- İslâm teslim demektir. Madde 2- İslâm’ın beş tane şartı vardır. Madde 3- İslâm teslim olmak demekse, biz de bu beş şartın beşini de yerine getiriyorsak, evelallah öyleyse Allah’a teslim olanlarız. Yani Müslüman olanlarız, İslâm olanlarız. İslâm; Allah’a teslim olan demek.”