Listen

Description

İnsan her zaman içinde dolduramadığı bir boşluk mutlaka taşıyordur. Her insan boşluğunu, kendi yaşamında dolduramadığı hayalleri oluşturur.

Hani beklentilerinin bir an önce olmasını, hep bir bekleyiş içinde olur ya insan.

Zaman zaman büyük şeyler umuyor insan hayattan. Öyle ki neyi beklediğini unutup, başka bekleyişlere bile sarılıyor. Bir türlü dolmayan eksiğini kapatmak günlerce hatta yıllarca uğraşıp durur. Bu ise geçmeyen bir yara ve yaşanmamışlık hissidir. Bazen insan hikâyelerin büyük kahramanı olmak için çırpınıp durur.

Çevreme bakıyorum herkesin hayatı bir roman, herkes kendi gerçeklerinin peşinde koşar durur. Kafalarındaki gerçeği yaşamayınca daha da gerçeğe sığınmaya çalışırlar. Bazen de bunu gerçek bir nesne sanırlar  ama maalesef yanılırlar. Bazen anlatmak ister insan, ama  bir türlü anlatamaz ve o insanın dilinin ucunda kalır. Yaşamak isterken ölür, tutunmak isterken tuttuğu dal kırılır.

Her zaman görünmek ve duyulmak ister. Maalesef bunların çoğu gerçekleşmez. Hiç kimse bir köşede unutulmak istemez  ama nafile. Mesela,  trenlerin terk ettiği bir istasyonda yatarak ömrünü geçirmek istemez hiçbir insan.

İşte o zaman elinde olmadan bir karabasanın içine hapsolup kalır. Sesini çıkaramaz ama şair gibi yaza yaza kâğıtlar biriktirir, ne ulaşması gereken yere ulaşabilir ne de ulaştırmak konusunda elinden bir şey gelmez.

Ne kadar acı bir durum değil mi, hani derler ya düşte gör. İnsan bazen derdini anlatamaz.