‘Sulfata’ (1942) adlı öyküde, başkişi, dağlarda yolunu kaybeder; susuzluktan yanmaktadır. Sonunda bir ev, tarla ve kuyuyla karşılaşır. Susuzluğunu giderir, ev sahiplerinin dönmesini bekler. Bu, genç bir köylüdür. Eşi sıtma olmuştur ama devlet ilgilenmemiştir. “Bugün git yarın gel”, “bize değil falanca yere gideceksin” diye diye gittiklerine pişman ederler. Yardım etmesi beklenen doktorlar oralı olmazlar. Köylü, bu doktorların umursamazlıkları nedeniyle ölse yeridir…
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya ( @cancaseyler)