Hibritsavaş, melez savaştır. Konvansiyonel savaş ile klasik gerilla/kontrgerilla savaş yöntemlerinin karışımıyla ortaya çıkan yeni bir gayrinizami harp türüdür. Asimetrik düşük yoğunluklu savaşı, psikolojik savaşı, siber savaşı, kontrollü iç savaşı hatta uzay savaşını birlikte tanımlayan geniş bir kavramdır.
Belirsizliği ve görünmezliği sürdürerek karşı tarafta kafa karışıklığına sebebiyet vermek, Hibrit Savaş yöntemlerinde kullanılan en güçlü silahtır. Bu silah ile saldırgan, savunanı kararsızlık haline sürüklemekte ve karşı tarafı “Hâlâ barışta mıyız, yoksa savaşta mıyız?” ikilemine saplanıp kalmasına neden olmaktadır.
Bu bağlamda iki örnek incelemek istiyorum: Rusya’nın Kırım’ı işgali ve 15 Temmuz.
O gece ve devamında yaşananlar, konvansiyonel bir savaş esnasında gerçekleşseydi ve ülke işgal edilmiş olsaydı, işgal kuvvetleri Cumhuriyet tarihinde eşi görülmemiş yolsuzluklara bulaşan ‘X’ şahsını ülkeyi yönetmek üzere seçip TBMM’yi fiilen işlevsiz duruma getirmiş olsalardı, TSK’da görevli her 2 generalden birini, kurmay subayların ve savaş pilotlarının %90’nını, hâkim ve savcıların %50’sini hapse atmış olsalardı, Türk toplumunun vereceği tepki “işgale direnmek” olurdu. Fakat hedeflenen aynı sonuçları, halkın alkışlayarak ve tebrik ederek karşılamasını, Hibrit Savaşın politik hedefine zahmetsizce ulaşması olarak görebiliriz.