Havva Bekâr desem belki hiçbiriniz hatırlamazsınız. Ancak Çamlıhemşinlilerin yaylalarına yapılmak istenen yola karşı verdikleri mücadele esnasında basına düşen bu fotoğrafı hatırlamayacak olanınız da yoktur.
Son günlerde Jandarma teşkilatını olur olmaz konularda basında ve sosyal medyada görmeye başladık. Bunlardan bazıları sözüm ona PR (Halkla İlişkiler) kampanyası dolayısıyla şekillenirken, bazıları da maalesef iyi yetiştirilememiş personelin yanlış davranışlarından kaynaklanan yayınlardır.
Jandarma, güvenlik mevzuatının gereği olarak vatandaşıyla karşı karşıya gelen değil, vatandaşının sorunlarını çözen konumda olmalıdır. Bu tabii ki suçu veya suçluyu mazur görmek değildir.
Bağrından çıktığı topluma bir borç olarak kolluk, o topluma hak ettiği değeri katmalı ve gereken hizmeti sunmalıdır. Yapmış olduğu eylem ve işlemlerde yararlılık kadar hukukiliği de gözden kaçırmamalıdır. Kaldı ki son yollarda kolluğun yaptığı birçok işlemin hukuka uygunluğu maalesef tartışmaya açılmıştır.
Hiçbir koşulda kolluk, politikacıların amaçlarına ulaşmaları maksadıyla kullanacakları bir maşa değildir ve olmamalıdır. Bu kural ihlal edildiğinde, gücü ele geçiren muktedirin, bu kurumları rakiplerine karşı bir sopa olarak kullandığını defalarca gördük. Son yıllarda Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihinde eşine ve benzerine rastlanılmadığı kadar işkencelerin ve hukuk ihlallerinin yaşandığı bir noktaya geldi. Bunun en temel nedeni kolluk birimlerinin davranışlarını hukuka göre değil de siyasete göre belirlemeleridir.
Türkiye’nin bu yolda geldiği noktayı; demokrasi, özgürlük ve insan hakları konularında araştırmalar yapan sivil toplum örgütü Freedom House’ın 2020 yılı raporunda görmek mümkün. Rapora göre Türkiye “özgür olmayan ülkeler” kategorisine kadar düşmüştür. 100 üzerinden 32 puan alan Türkiye, 195 ülkenin yer aldığı “özgürlük” sıralamasında maalesef 146’ncı sıraya gerilemiştir.
Güçlüyü korumaya endekslenmiş her yaklaşım hatalıdır. Halkın üzerinde hiçbir güç olamaz. İcraatlar ancak halkın daha iyi, daha güvenli ve daha huzurlu yaşaması için yapılmalıdır. Halka rağmen değil.
Havva Bekâr’ın; “Devlet yok, halk var! Devlet bizim sayemizde devlettir” sözleri hepimizin, özellikle de devlet görevlilerinin kulağına küpe olmalı.