Listen

Description

Uykusundan sıçrayarak uyandı. Etrafına baktı. Rüyada değildi. 20 silah arkadaşı ile Şırnak Cezaevinde küçük bir koğuşta tıkılıp kalmıştı. 2 yıl önce uzman çavuş olmak için sağlık muayenesine giderken annesinin, “Oğlum sen çok toysun, askerde başına bir iş gelmesinsözü aklına geldi. Bir sigara yaktı, derin bir nefes çekti. Polislerin küfürlerini ve komutanlarına yapılan işkenceleri düşündü, canı sıkıldı.

Kafası çok karışıktı. Daha bir hafta önce şehir operasyonlarında bombaların arasında vatan için parçalanmayı göze almış yüzlerce askerin “hain” yaftasıyla balık istifi koğuşlarda tutsak olmasına anlam veremiyordu. Bir ara ağlayacak gibi oldu. Ruhu daraldı. Hapishane koğuşunu bir uçtan bir uca süzdü. Hapisteki üçüncü günüydü, ama sanki yılardır bu nemli koğuştaydı.

Komando tugayında göreve başladığı günden itibaren bazen dondurucu soğukta, bazen kavurucu sıcakta yüzlerce zorlu göreve çıkmıştı. Hele son 8 aydır, meskûn mahal operasyonlarında korkunun türlü türlüsünü tatmıştı, ama şu an hissettiği şey korku değildi. Anlam veremediği derin bir tedirginlik hissi ruhunu esir almıştı. Politikadan anlamaz, çok da ilgilenmezdi. Tek düsturu “Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır” sözüydü. Bu düstur üzerine görevine odaklanırdı.

(...)Yazının devamı: https://www.pugat.org/askeri/2022/02/03/selim-uzman/