Önceki yazımızda, Afgan göçü bağlamında dünya devletlerinin yürüttüğü menfaat politikalarının Afgan halkına hiçbir menfaat sağlamadığına işaret etmiştik. Gelelim Türkiye’nin bu göç dalgalarındaki rolüne ve yaklaşımına.
Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü (UNHCR) verilerine göre Türkiye 3,7 milyon mülteci ile en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda. Bu sayıya doğal olarak, kayıtlı olmayan mülteciler dâhil değil.
AB’de bu yükü ilk sırada çeken Almanya ise 1,7 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. AB, Türkiye’nin rolünün ne kadar kritik olduğunu kabul ediyor. Müzakerelerin birlikte yürütüldüğü AKP Hükümetinin insan hakları hukukuna yeterince riayet etmediğini de bilerek, müzakere yollarını kapatmadan göç sorununu kendi sınırları dışında çözmek için uğraş veriyor.
İktidardaki AKP Hükümeti ise 2015 Suriye krizinden beri Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde misafir ettiğini her platformda vurguladığı göçmenleri, kendi kaderlerini yaşamalarına ve kendi hayat mücadelelerini vermelerine terk etmiş vaziyette.
AB ile yapılan anlaşmalardan gelen finansal desteklerin ne maksatla kullanıldığı büyük bir soru işaretiyken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, mülteci problemini kendi hükümetinin konumunu sağlamlaştırmak için sürekli bir koz olarak kullanıyor. Yeri geliyor sınır dışı operasyonlara gerekçe yapıyor, yeri geliyor AB ile olan müzakerelerde tehdit unsuru olarak kullanıyor, yeri geliyor toplumun milliyetçilik duygularının dürtülerek gündem değişikliği ve birlik olma söylemlerini güçlendirmek için (yani iç siyaset malzemesi olarak) kullanılıyor.
Görünen tablo, milletin bekası ve toplumun huzurunun değil, bireysel ve politik çıkarların öncelikle dikkate alındığını gösteriyor.
(...)Yazının Devamı: https://www.pugat.org/afganistan/2021/08/20/turkiyenin-menfaatleri-ve-afgan-gocu/