Listen

Description

Cumhuriyet’i sarsan en önemli ilk hadise Şeyh Said İsyanıdır. 2 ay civarında devam etti ve bastırıldı. Devlet ordunun büyük kısmını seferber etti; isyanın ekonomik maliyeti o dönem için ciddi bir rakam olan 40 milyon civarıdır.

Şeyh Said’in yakalanması, yakını Binbaşı Kasım’ın devletle kurduğu işbirliği ile mümkün olmuştu. Kasım mahkemede de itirafçıydı. Bu “ihanet” Kürt tarihinin adeta tekerrürüdür.

Şeyh Said ve 46 kişi 29 Haziran 1925’te idam edildi. Ergün Aybars’a göre, Şark İstiklal Mahkemesi’nin kurulduğu 12 Nisan 1925’ten kapatıldığı 7 Mart 1927’ye kadar bilanço şöyleydi: 207 vecahi, 213 giyabi, 420 idam kararı; 1911 kişi hakkında çeşitli cezalar; 2779 kişi hakkında beraat… Böylece toplamda 5010 kişiyi yargıladı.

İdam edilen Kürt liderleri Şeyh Said, Seyid Abdulkadir ve Xalit Begê Cibirî dahil pek çok kişinin mezar yerleri hala bilinmiyor. (Seyyid Rıza için de durum bu.) Bu bilinçli bir devlet siyasetiydi ve bugün de değişen bir şey yok.

İsyandan hemen sonra Cumhuriyetin Kürt siyasetinin anayasası olan Şark Islahat Planı devreye konuldu. Asimilasyon, iskan, cezalandırma, dil ve kimlik yasağı vb…  Kürtlerin Türkleştirilmesi için her şey yapılmaya başlandı.

Xoybûn Cemiyeti’nin bir belgesine göre; 1925-1928 arasında Kürdistan’da 213 köy, 8758 ev yakıldı; 15 bin 206 insan katledildi. Genelkurmay’ın “Türkiye Cumhuriyeti’nde Ayaklanmalar” kitabına göre, yakılan köy sayısı 280. Bu kitapta ayrıca Cumhuriyetin ilk döneminde Kürdistan’da uygulanan zulüm açıkça yazılıyor.

İsyanla ilgili devlet dezenformasyon üretti ve bu hala da yürürlükte. Buna göre, Cumhuriyet laik, ilerici ve moderndi; isyan ise gerici, feodal ve irticai idi. Ayrıca isyan “dış güçlerin işiydi.”

Genelkurmay 30 Nisan 1925’teki tezkeresinde, basın isyanın “genel bir Kürt ayaklanması şeklinde gösterilmesi” ve “büyütülmesi”ne karşı uyarılmıştı; “isyanın ayrımcılıktan ziyade irticai cehalet” olarak propaganda edilmesi emredilmişti.

Devletin propagandasına rağmen Şark İstiklal Mahkemesi başkanı Mazhar Müfit Kansu, idam hükümlerini açıklarken, isyana katılanların “bir noktaya yani müstakil Kürdistan teşkiline doğru yürüdüklerini” belirtmişti.

Mahkemenin savcısı Sırrı Süreyya Örgeevren ise, anılarında, “dış görünüşü itibariyle güya sadece dinci ve şeriatçı” olan isyanın “asıl hüviyeti” “tastamam bir Kürt milliyetçiliği, Kürt devleti olmaktan başka bir şey değildi!”

İsmet İnönü Şeyh Said İsyanı vesilesiyle şöyle demişti: “Vazifemiz, bu vatan içinde bulunanları behemahal Türk yapmaktır. Türklere ve Türkçülüğe muhalefet edecek anasırı kesip atacağız.”

Sol kesim, isyan hakkında öteden beri devletin argümanlarını sahiplendi: İsyan gerici ve irticai idi; Cumhuriyet ise devrimci ve ilericiydi. Sovyetlerin tutumu da buydu. Solcu Kürt örgütleri de uzun süre bu görüşteydi.

İslamcılar (Türk İslamcılar), devletçi ve Türkçü olmanın gereği olarak isyana mesafeliydi; laik Kemalistlerle hareket edenler de olmuştu. Çünkü isyan dinden ziyade Kürtlerin haklarıyla ilgiliydi. Bugün de durum aynı…

#SeyhSaidİsyani

#SeyhSaid #ŞeyhSaid

#Kurdish

#Kurdistan