Erdoğan Rojava’ya yönelik mütemadiyen işgal planından söz ediyor, nitekim üç önemli işgal planı da hayata geçirilmiş durumda. Bununla birlikte ne zaman işgal planları gündeme gelse, beraberinde “kemer siyaseti” de tartışmalara konu oluyor. Çünkü bunun bir tarihi var…
Türkiye’nin planına göre, Hatay’dan Irak sınırına kadar Rojava’nın tamamında 30 km derinliğinde bir “güvenli bölge” oluşturmak ve buraya Suriyeli mültecileri yerleştirmek…
Ancak Türkiye’nin gerçek amacı, Erdoğan’ın sık sık söylediği gibi, Rojava’da “Kürt koridoru”nun ya da “Kürt devleti”nin oluşmasını engellemek… Efrîn, Serîkanî, ElBab bölgesindeki işgal de bu amaçlaydı.
İşgal edilen bölgelerde sadece Kürt güçlerinin otorite kurmaları engellenmedi, buralar neredeyse tamamen Kürtsüzleştirildi. Bu, elbette Rojava’nın hafızasında önemli bir yeri olan “Arap Kemeri”ni hatırlatıyor.
Arap milliyetçileri, düşman gördükleri, hatta Siyonist İsrail ve dış güçlerin maşası dedikleri Kürtlere karşı Rojava’nın Kürtsüzleştirilmesi için epey çaba harcamıştı. Türkiye’nin Kürtlere yaptıklarının hepsini onlar da yaptı.
1962’de Cezire’de nüfus sayıldı ve Kürt nüfusunun azaltılması için 120 bin Kürt vatandaşlıktan çıkarıldı, resmen “yabancı” ilan edildi. Bunların çocukları ve torunları için de bu karar geçerli sayılacaktı.
“Arap Kemeri”ni ve aslında bütün olarak Araplaştırma siyasetini anlamak için Kasım 1963’te Haseki Emniyet Müdürü olan Teğmen Muhammed Talab Hilal’in raporuna bakmak yeterli.
Hilal, Kürt meselesi için “habis ur” diyordu ve bunu “kesip atmak için” şunları öneriyordu: “Kürtlerin topraklarından çıkarılması, Onlara eğitim hakkı verilmemesi, Cahilleştirme- Kürtleri eğitimden yoksun bırakma…”
“Arap dilini bilmeyenleri vatandaşlık haklarından mahrum bırakma, ‘Aranan’ Kürtleri Türkiye’ye gönderme, Yerel Kürt ulemalarının Arap olanlarla değiştirilmesi, Kürt bölgelerine Arapların yerleştirilmesi…”
“Türkiye sınırı boyunca bir Arap emniyet şeridi kurulması, Arap yerleşimciler için kolektif çiftlikler kurulması, Arap olmayanlara oy verme ve iş kurma hakkı verilmemesi…”
Eminim, Hilal’in raporu Türkiye’deki Şark Islahat Planını ve onlarca benzerini hatırlatmıştır. Bu amaçlar dahilinde Arap Kemeri 1960’larda gündemdeydi, 1970’lerde kısmen uygulandı.
1 milyon 374 bin hektar arazi kamulaştırıldı, çoğunluğu Kürtlerindi. 280 km’lik sınır hattında, 332 köyde yaşayan 140 bin Kürt’ün çıkarılması, yerlerine Arapların yerleştirilmesi planlandı.
Kemer çerçevesinde 41 1973’ten 1975’e kadar 41 model çiftlik (köy) inşa edildi. Rakka bölgesinde de 15 köy kuruldu. Buralara yaklaşık 7 Arap ailenin yerleştirildiği belirtiliyor.
‘Arap Kemeri’ bir diğer önemli amacı da kuşkusuz ekonomiydi; ekonominin de Araplaştırılmasıydı. Cezire bölgesi, Suriye için tahıl ambarıydı, petrol kaynakları da cabası...
Kürtler yıllarca Suriye’de Arap milliyetçilerinin kemeriyle uğraştı ve büyük acılar çekti. Bugün ise Erdoğan’ın Kürtlerden arındırıp cihatçıları yerleştirmek istediği ‘Cihatçı Kemeri’ ile uğraşmak zorunda.
Bu podcast'te dünden bugüne hem Suriye'nin Kürt siyasetini hem de Türkiye'nin buradaki Kürtlere yönelik planlarını detaylarıyla anlattım... Buyurun...
#Kurds #Kurdistan #Rojava #Turkey #Efrin #Kobane