Listen

Description

Hep yaşadığımı hatırlatıyorum kendime

Diyorum ki, işin acele

Bir gün ne el kalacak tutmak için,

Ne yürümek için bacak,

Ne bulutların seyri

Ne de bir hatıra dünyamızdan

Çünkü hatıralar kuşlar gibi

Dal ister konacak

Bir gün yaslanmak istesen pencereye,

Diz çökmek istersen nafile...

İş işten geçmiş olacak

Güzel bir şey gördü mü insan, dokunmaya korkar bozarım diye

Ben de neresinden başlasam bilemedim

Işık kör edicidir, diyorlar

Özgürlük patlayıcı.

Lambamızı bozan da,

Özgürlüğe kundak sokan da onlar

Uzandık mı patlasın istiyorlar,

Yaktık mı, tutuşalım

Ne gitmek istiyorum

Ne kalmak

Ne yaşamak,

Ne ölmek

Ne gülmek,

Ne ağlamak...

Unutulmuş gibiyim ben

Ve insan, bir bakıma unutulmuş gibidir

Şimdi bu kışa girişin hüznü müdür? O mudur?

Benim her duygum, biraz hüzün gibidir

Beni hırpalamadan sevmenin bir yolunu bulacaksın

Niye biliyor musun?

Çünkü ben senin annen değilim

Beni bırakıp gitmene kırgınım

Kendime ise, her şeye rağmen, bir umutla

Seni bekleyişime kızgınım...

Benim sana olan kızgınlığım geçer de,

Kendime olan kırgınlığım bir ömür geçmeyecek

Senin için yapraklarını kopardığım papatyalardan özür diledim dün gece

Haklısınız dedim,

Ne sevdiği belli, ne sevmediği

Sevilmek

Ama ben değil

Seviliyor olmak ve senin tarafından değil

Sevmek

Ama benim için değil

Rol yapmayı,

Rol yapmayı bilmemeyi bilmek

Ben düşlerimi hayalimden önce görürüm

Ben yarınları, bugünden tanırım

Adı varken, kendi yoksa yenilmişliklerimin,

Kendi katili olurum kalbimin

Elinizde pusula var ama yönünüzü bulamıyorsunuz

Kolunuzda saat var, ama pili bitmiş

Önünüzde kağıt var, ama kalem bulamıyorsunuz

Yazmak isterseniz de cümle kuramıyorsunuz

Beni bu hale getiren,

Verdiğim mücadelenin içine değil, dışına bakanlar

Başına değil, sonuna yetişenler.

Seferi değil, zaferi önemserler.

Dağdaki yokuşu görmezler de, tepeye göz dikerler

Bir tek Allah bilir, düşe kalka çıktığınım yokuşları

Pul kadar değeri olmayan birine, altın kadar değer verirsen, miras gibi harcıyor seni,

Hayatın nankörlüğü bu...

Beni üzecek gücü sana verdiğim için kendimden özür dilerim

Canım kendim,

Sana böyle bir harita çizip,

Çıkmaz sokağa bile bile girip,

Sonrasında inadına ilerlemeye çabaladığım için, özür dilerim.

Bana inanıyor musun?

Sadece dönüp geçmişine baktığında,

Sonrasında iyi ki olmamış dediğin,

Hatta olmadığı için şükrettiğin yaşanmışlıklara rastlayacaksındır.

Hem de o zamanlar gerçekleşmesini ölürcesine istediğin dualar...

Senelerini bir hiç uğruna harcadığını fark ettikten sonra,

Artık tek bir haftanı bile herhangi birine harcamak istemiyorsun.

Korkakça dua etmiyorsun

Ne olur bir daha göreyim onu,

"Keşke yazsa." değil de;

Hakkında hayırlısı neyse istiyorsun

Hiç yanlış yapmadım diyemem

Ama hep ne hissettiysem onun peşinden gittim.

Bazen de yanlış olmasına rağmen, doğrunun peşinden koştum elimden geldiğince

Hani derler ya, hayattaki en zor şey, geçeceğin köprülerle, yakacağın köprüleri ayırt etmektir

Hayat bize ne getirirse getirsin, bizi biz, yapan yaşadıklarımızdan sonra yaptıklarımızdır

Hiç beklenmedik anda gelecek güzel bir şeyin hayatımı değiştirip devranı döndürmesini bekliyorum. Çünkü çabanın her türlüsünü sarf ettim, benlik bir konu yok belli ki....

Ama üç şeyi asla unutmam: En zor zamanımda beni terk edeni,

En zor zamanımda bana yardım edeni

Ve en zor zamanıma neden olanı.

Garip- Orhan Veli Kanık/ Elleri Var Özgürlüğün- Oktay Rıfat/ Yeniden Biz Olmak- Hakan Özkan