Dedim:
Sırların kaynağına giren de,
Kader, kısmet, cehennem, cennet nerede?
Bilgece bir ses yükseldi derunumdan;
Dedi:
Cennet de, cehennem de senin içinde.
Ey can! Haberin var mı ki, cananın kimdir?
Ey gönül! Farkında mısın ki, mihmanın kimdir?
Ey ten! Türlü hile ile kaçmak yolunu arıyorsun...Halbuki o seni çekiyor
Dikkat et! Seni arayan kimdir?
Koydum belânın yolda ezip gönlümü ben!
Koşsun diye arkanda, çözüp gönlümü ben.
Yel sundu bugün sendeki en has kokuyu,
Şükran diye sundum ona hep gönlümü ben!
Ben bir zerreyim, benim güneş yüzlüm sensin.
Ben gam hastasıyım, bana sen aynı devasın.
Kolsuz, kanatsız, senin arkandan uçar dururum;
Sanki küçük bir çöpüm; beni tutan ve çeken kehrüba sensin!
Gönlümün içinde ve dışında var olan hep odur. Tenimdeki can, kan ve damar hep odur.
Başımı koyduğum her yerde secde edilen odur.
Dört köşe ve altı bucakta tapılan hep odur.
Yemin ederim ki âşıkların gözünden akan yaşlara ab-ı hayat gıpta eder.
O inci ise; benim gönlüm de onun sedefidir.
Çünkü seven ile sevilen birbirinin varlık sebebidir.
Senin güzelliğinin tohumu oldum. Artık benim vatanım ateşin tam ortasıdır. Madem ki ok senin okundur; elbette kolun ateşten yayı çeker.
Aşığın canı yanınca, sevgiliden baş çıkarır. Kim ateşinde yanmıştır da ateşin anı olmamıştır?
Ancak gönlümü yak. Gönlümden başkasını yakma!
İnsanın değeri nedir?
Aradığı şeydir.
Dünyada senden başka birisi var mı?
Senden başka kim var?
Seninle beraber olduğum zaman, sevgin beni uyutmaz.
Sensizken de hasretinle gözlerim uyku tutmaz.
Her iki gecede de ben yine uyanık kalırım.
Ben senin talihinim, hiç uyumuyorum.
Sen benim bahtımsın, hiç uyanmıyorsun.
Kim demiş haram nedir bilmez?
Ben haramı helâlı karıştırmam:
Seninle içilen şarap helâldir,
Sensiz içtiğimiz su bile haram.
Senin aşkının varlığı içinde öyle yok oldum ki; yokluk, bin varlıktan yeğdir