Konuşanlar var
Konuşup, bilmeden ve öngörmeden kendilerinin de kavrayamadığı bir hakikati ortaya çıkaranlar
Bir de, hakikati içlerinde taşıyıp da, kelimelere dökmeyenler var
Bana sessizliği ver ki, bilinmezliklerine dalayım gecenin...
Sen körsün, bense sağır ve dilsiz; o halde elini ver ki, birbirimizin farkına varalım...
Şikayet edersen,
O şeye büyüteç tutarsın.
Daha fazla ve büyük oranda yaşamaya başlarsın
Şükredersen,
O şeye mıknatıs tutarsın
Hızlı ve mucizevi şekilde, daha iyisini yaşamaya başlarsın
Kaçarsan,
O şeye kendini düğümlersin
En umulmadık yerlerdeki anlarda, yüzleşmek zorunda kalırsın
İzin verirsen,
O şeyi serbest bırakırsın
Şaşırtıcı şekilde ya hayatından çekilir,
Ya da çözümlenir
Neye direnç gösterirsen,
Onu hayatında başrole oturtursun
Neyi akışına bırakırsan,
Onu hayatından sorunsuzca gönderirsin
Bu yüzden hayatta
Sessiz ve sakin bir izleyici olmayı öğrenmek gerek
Bilmiyor musun ki, ruhun hayallerde aşamadığı mesafeden başka hiçbir mesafe yoktur?
Ve ruh bu mesafeyi aşacağı zaman,
O ruhta bir ritme dönüşür
Tıpkı karın altında yatan tohumlar gibi hayaller kurar yüreğimiz
Aç gözlerini iyice bak, bütün şekillerde kendini göreceksin.
Ve kulaklarını açıp dikkatle dinle, bütün seslerde kendi sesini duyacaksın.
Ama sırtını Güneş'e dönersen,
Göreceğin tek şey, gölgen olur
Yaşamın özüne ulaştığında,
Her şeyde güzellik bulursun
Hatta güzelliği görmezden gelen gözlerde bile
Sedef, ancak denizin görüşüyle inci olur.
Ve kömür, zamanın görüşüyle elmas olur
Ne söylediğime inanmanı,
Ne de yaptığıma güvenmeni isteyeceğim senden...
Çünkü sözlerim, senin öz düşüncelerinin yankısından başka bir şey olmadığı gibi,
Eylemlerim de, senin eylem arzunun yankısından başka bir şey değildir
Hep böyle olmuştur ezelden beri
Ayrılık vakti gelip çatıncaya kadar, sevgi kendi derinliklerini bilmez
Neşeli olduğunda, kalbinizin derinliklerine bir bak
Seni neşelendiren şey, aslında kederlendiren şeydir
Kederli olduğunuzda tekrar bak kalbine
Ve gör;
Aslında seni mutlu eden şeydir, seni kederlendiren.
Keder varlığınızda ne kadar derin bir oyuk açarsa,
Taşıyabileceğiniz sevinç o kadar fazla olur.
Ben hayata: “Ölümün sesini duymak isterdim,” dedim
Ve hayat sesini biraz yükseltip bana:
“İşte duyuyorsun ya,” dedi.
Kim terk edebilir ki acısını pişmanlık duymaksızın?
Çünkü kalmak demek: Donmak, kristalleşmek ve bir kaba dökülmek demek. Gecenin içinde yanan saatlere rağmen...
Düşüncelerinle barış yapmaktan vazgeçtiğinde,
Başlarsın konuşmaya
İstek olmadığı zaman, hayat gerçekten karanlıktır
Bilgi olmadığı zaman, her istek kördür
İş olmadığı zaman her bilgi değersizdir
Aşk olmadığı zaman, her çalışma anlamsızdır
Sevdiğin zaman "Tanrı yüreğimde" değil, "Tanrı'nın yüreğindeyim" de
Sanma aşkın rotasını çizebileceğini
Çünkü aşk, senin rotanı çizer, seni buna layık bulursa eğer
Unutma,
Fesatlığa bir kalkandır alçakgönüllülük