Yalanlarla bir yere gidebilirsin, fakat geri dönemezsin.
Şebnem, ipek fiyongu gülüştü. Kiraz sarkacı bakışlı, sıcak leylak şurubu sesli yarim,
Sensiz bu defolu evrende, kıt sonsuzluğun cefasını çekemiyorum.
Rodin'in bücürük heykeli gibi, gece gündüz seni düşünüyorum. Gezegenimizde hayat olduğunun en sağlam kanıtı sendin Şebnem. Bulutlar üstümden kesekler halinde geçiyor; toz toprak ve kumlar görerek. Yağmur yerine çöl yağıyor.
Allah, beyan rengi daha iyi tanıyalım diye mi yarattı seni?
İçinde kemik biçiminde nur çubukları mı var Şebnem? Yüzündeki ışık nereden geliyor?
Gözlerindeki derinliği, hayrına tasvir etsen ya?
Şebnem...Parmaklarının aralarına papatyalar kondurayım yeter.
Şebnem, galiba kendimizi tam olarak tanıyamadığımı için, hayat ilginçliğini koruyor.
Allah, insanın mayasına ne katmışsa, bazı şeyleri asla ifade edemeyiz. Bunu bilmek ya da sezmek bizi 'inanmaya' yöneltir.
Bence bunun anlamı şu: Kalbinizde olup da hiç kimseye anlatmayı başaramadığınız, dile getirilmesi imkansız şeyler var ya, işte onu Allah biliyor. Üzülmeyin.''
Deli, dostunu bulamayan kimsedir.
Yalnızlık, deliliğin hammaddesidir. Bir muhatap bulunca, deliliğin çemberinden çıkarız. Mesela kendini mum sanıyor olsaydım ve biri de cereyanlar kesilince beni yaksaydı, delilikten yırtardım.
Yine de insan istiyor ki, bir kişiyle olsun bu 'kalpteki sır.' Daha doğrusu 'kalbin sırrı' konusunda anlaşabilsin.
Birisi 'evet' desin. 'Aynı dert bende de var.'
Şebnem, bu akşam seni o ıskarta haydutla el ele, dudak dudağa gördüm. Şebnem, üç günlük dünyanın üçüncü günündeyim, dilime ilik açıldı, düğme dikildi, deli raporumun fotokopisi kulağıma zımbalandı sanki.
Şebnem, kaderin uçurumlu virajında, nasibim ile kısmetlim çarpışıp havaya uçtu.
İki üzüm gibi birbirinize dikkatle bakıyordunuz.
Güzelliğin, her şeyi gölgede bırakmıştı yine.
İlahi bir ışık oyunu gibiydin.
Şebnem, o adam Gönül İşleri Başkanlığı Heyeti'ni katletti. Benim aşkımı tedavülden kaldırmak, kendi sanatına start verebilmek için yirmi iki kişiyi bir anda uçurdu.
Kim bilir sana ne yalanlar söylüyor Şebnem...
Beni ve arkadaşımı beysbol sopalarıyla dövdürdü.
İnsan seni başkasıyla gördükten sonra, dayağı hissetmedim bile.
Şebnem, maktulleri diriltemem belki fakat katillerin neşesini kaçırabilirim.
Şebnem, seninle hayatımızı birleştirecektik, seviçten Hintçe şarkılar söyleyecektik. O insan kasabı, aşkımızı gasp etti.
Şebnem bu, ameliyat sırasında doktorun ölmesine benziyor.
Şebnem, haberin olsun...Hayati Tehlike'nin o kaygan sırıtışını yakacağım...