Burası bir dünya… Burası kalabalık bir meyhane. Burada erkekler hep çoğunlukta. Umutsuzluk da öyle…
Birileri camları kırıyor. Dışarı bakıyor bir adam. Sokağa, geceye bakıyor… Öyle bir bakıyor ki, sevmeye hak kazanmak için bile savaşmak gerekiyor, gecikince insan ömür boyu ölü bir sevgiliyi kollarında taşımaya mecbur kalıyor, der gibi bakıyor...
Telefonun meşgul çalarken, eski duvardaki sarı ışığı seyreden adamlara bakıyorum bir taraftan… Lodos rüzgarları vuruyor o sarı ışığa. Tenteler uçuşuyor. Biliyorum, boşuna bekliyorum bu telefonun önünde, burada, bu dünyada; olsun
Ben okullarda okurken, yine de hep böyleydim. Sevmezdim herkesin yaptığı şeyi. Sevmezdim müsamereleri. Çabucak biten, sınırları çizilmiş zavallı piknik gezilerini. Gökyüzünün mavisine bakıp terlerdim hep, kapana kısılmış gibi terlerdim.
Oysa görüp göreceğimiz en güzel yerdi dünya; ama bu dünyanın geçerli yasalarına göre en büyük suçtu bunun farkına varmak, okullarda ve her yerde… Sadece bu bile yetmişti zaten hasta biri olmama… Yetti bu zaten, sıradışı ve güvenilmez biri sayılmama…
Bir gökyüzüne bakıyordum, bir hayata, bir de insanlara… Dikkatim hep dağınıktı bu yüzden… Böyle olmaması gerekir, bu hayat yanlış diyordum acemi sesimle, çocuk sesimle… Yaşadıklarımı anlıyordum ama tecrübe dedikleri o şey oluşmuyordu bir türlü bende… Etrafımdakiler öyle dikkatli ve öyle öfkesizdiler ki, onca yıl boşuna yaşadığımı hissettiriyorlardı sanki bana…
Konuşmak, soyunmaktı benim için. Sılaya dönmek istemekti. Ne denli çok sıla hasreti çektiğimi hissettirmekti konuşmak.
Anladım bunu, anladım. Kendim olduğum ve yaşadıkça tecrübe edinmediğim, onca yıl boyunca kendimi dünyanın soğuk gölgelerinin arkasına gizlemediğim için üşüdüm hep. İşte bu yüzden, yıllarca kendimi sevmem için birine muhtaç oldum ben hep. Kendimi sevmem, hayata yeni bir başlangıç yapabilmem için hep birini kendimden çok sevmem, bu yüzden ona ümitsizce bağlanmam ve onun bana acı çektirmesi gerekiyordu, birine eksilmeden tutku duymam için de onun beni üzmesi gerekiyordu.
Bu bana insanları ve hayatı daha iyi tanıttı… Bu, senin aslında ne denli yalnız ve ne kadar çaresiz olduğunu gösterdi bana…
Değiştirmek isterdim bu hayatı...
kızma, kızma ne olur…