Listen

Description

Farklı insanlar için, farklı hızlarla döner dünya. Uzak mesafelerde çember çizmek daha kolaydır belki de. Frene basan da olmadığı için hiç bir şey gerçek değilmiş gibi gelir insana.Hiçbir şey sizi kurtaramazsa ne kadar çok şey bildiğinizin ya da ne okuduğunuzun ne önemi kalır, ya da kaç defa ne yazdığınızın bir metin içinde. En baştan başlayalım isterseniz. Aklınızın bir şeylere ermeye başladığı zamandan. Mükemmel bir hayat istediniz herhalde tanrı/allah/doğa ya da şanstan. Onlar gibi ben de farkındayım hiç bir şeyin gerçek olmadığından, ama burası da dahil olmak üzee gözlerimi yukarı kaldırmıyorum. Burnum zaten kapalı , ölümle ilgili kitaplar okuyor, yakınlarıma fazla yaşamadan ayrılmalarını tavsiye ediyorum. Ama bulunduğum yer kati bir yalnızlık gerektiriyor.En kötü bir şekilde kaybetmeliyim kendimi -en fazla ipucu bırakabilirim bir sabit okuyucuya. 

Kelimelerin teker teker çıkmasını istedim ağzımdan sanki bir nehirmiş, yağmur yağıyormuş ya da bir kalp atıyormuş gibi. Sadece hecelerle tarif edebildim yolu. Sonra benim bu dünyada istenmediğimi anladım. Ama hala yazıyordum amansızca. Belki traş olsam , sakalımı kessem daha sempatik olabilirdim. Fransızca bir şeyler söylüyordu berber, İspanyolca konuşması lazımdı oysa, 

Kontrolünü kaybetmiştim sanki yazının. Hemen o en baştaki vakur tutumuma geri dönmek zorundaydım. Aldırmaz, önemsemez, gerekmez tutumuma. Gölgelerde saklananlar, aslında en çok görünmek isteyenlerdir. Sadece Harpagon’un özgüvenine ihtiyaç duyar onlar. Bir metin içinde özgüven kelimesi iki defa geçiyorsa, o yazarın suyu ısınmış demektir. Elizabeth hala da, hep söylerdi bunu akasya ağaçlarının altında. Zaten oraya gömmüştük onu, tam arı kovanının altına. Doğru,yanlış diye bir şey yoktur da derdi kadın. Eğer bir şeyin doğru ya da yanlış olduğunu iddia eden birisi varsa, ona bire birde meydan okuyun. Sonra da öpün amansızca o şanslı insanı. Önemli olan anlaması sadece...Gözyaşlarınızdan başka bir hindistan doğabilir, ya da sadece iki üç limon heba olur en fazla. 

Kayboluyorum sanki piyanonun her tuşuyla...

Eşek arısı gbi uçuyorum süratle yok oluşa. Her göl başka bir inci ama Abant farklı, ben hiç Abantta kalmadım, ben hiç kimseyi sevemedim daha. Sadece… kaybolmam lazım belki gerçekten kimseye fark ettirmeden. Beklemem lazım belki sadece bir öpücüğü. Sisin ortasına yavaşça girip yok olmak,ya da sessizce uzaklaşmak hiç bir anlamı olmayan bir yazıdan, kimseler görmeden. Bahara çıkarım belki, başkasının cennetine.