Listen

Description

“Bir şey değişmez ki” veya “zaten yapacak bir şey yok” gibi ifadeleri  çok duyarız insanlardan. İnsanlar, bu umutsuzluk ifadelerini  tekrarlayarak o an içinde bulundukları koşulların değişmeyeceğini dile  getirmeye ve aslında hareketsiz kalışlarını haklı göstermeye çalışırlar.  İlginçtir ama böyle yaparak yaşamı çekilir kılmaya çalışırlar. Bir  taraftan da “değişmez” dedikleri koşulların değişmesini, kendilerinin  yapamadığını başkalarının onlar adına yapmasını isterler, umut ederler.  Çünkü insan umutsuz yaşayamaz ve umudun öldüğü gün insan da ölür. Ancak  umutsuzca sözleri tekrarlamayı bir yaşam biçimi haline getirmek veya  kurtarıcı beklemek insanı ve toplumu ileriye doğru götürmez, çürütür. Samuel Beckett’in Godot’yu Beklerken adlı tiyatro eseri, bir umut olarak umutsuzca kurtarıcı beklemenin insan ruhunda nasıl bir yıkım yarattığını çarpıcı şekilde ortaya koyar.  Bu eserde, bir ağacın altında Vladimir ve Estragon’un monoton şekilde  bekleyişleri anlatılır. Zaman adeta donmuştur, mekân ise sabittir.  Karakterlerin tek eylemi ise beklemektir. Peki, neyi? Hiç gelmeyecek bir  kurtarıcıyı, Godot’yu! İçinde bulundukları sorunu aşmak için sorumluluk  alıp harekete geçmezler. Onlara göre yapacak bir şey yoktur. Ancak ne  gelen vardır, ne de giden. Öyle ki Godot diye biri veya bir şey var  mıdır o bile belli değildir!

Yazıyı okumak için: https://uidder.org/beklemek_fayda_etmez_godot_gelmeyecek.htm