Ne olduğunu yaşarsın, kim olduğunu deneyimlersin. Sen neysen onu çekersin.
Bunların hepsi doğru ancak eksik açıklamalar.
Sen aslında her şeysin ve o yüzden her şeyi çekersin. Ancak sen o an, o sırada kim olduğuna, ne olduğuna, nasıl olduğuna inanıyorsan onu teyit edecek deneyimleri, insanları, durumları algılarsın. Algın, geri kalanını filtreler. Onlar yok değil, onlar da var. Etrafındalar. Ama onlar filtrelenir ve algı alanına girmezler.
O yüzden buradaki olay çekim değil aslında. Senin algının ilgili bulduğu, anlamlı bulduğu, tanıdık bulduğunu kabul edip geri kalanını radarın dışında bırakması. Yoksa senin her halini, varoluşunun her halini barındırıyor hayat. Senin algın neyi seçiyor, neye odaklanıyor, neyi tutuyor? O işte senin en derin inançlarının, programlanmalarının göstergesi oluyor.
Senin bilinçli zihninle kendin hakkında düşündüğün değil, bilinçaltındaki inancın belirliyor.
O yüzden kendinle ilgili inançların değiştikçe yaşamı deneyimleyişin de, etrafındaki insanlar da değişir.
Ve şunu hatırlatmak isterim ki, aslında kendinle ilgili istediğini düşünmekte özgürsün. En temel özgürlüğün herhalde bu: kendinle ilgili istediğini düşünmek. Halbuki orada bile teyit ve onay arıyorsun.
En temel özgürlüğün kim olduğun.
Kendinin kim olduğu konusunda özgür düşünebilmeyi, en temel özgürlüğün olan ‘Sen’ olmayı deneyimleyerek yaşamak istiyorsan Eylül’de başlayan 4 aylık Kendinle Sevgiden Buluş programına katıl. Otomatik olarak Grup Koçluk programına da dahil olmuş oluyorsun. Bu programdan sonra varoluşun sandığının ötesinde bir ben olacak.
Sevgiyle kal