Listen

Description

Yaratmak ve üretmek, olmak ve oldurmak. Biri çabasız bir varoluş iken, diğeri sadece çabadan oluşan bir uğraş. Yaşadığımız hayat aslında varoluşumuzun ortaya çıkardığı baskısı. Baskıda çıkanların yaşattığı deneyimi sevmedikçe, beğenmedikçe, baskıda çıkanı değiştirmeye ve oldurmaya çabalıyoruz. Halbuki o baskıyı çıkaran kalıba dönüp baksak ve kalıbı dönüştürsek? Baskılar kalıbın göstergesi. Yaşadıklarımız varoluşumuzun yaratımları. Yaşadıklarımıza bakarak, onları birbirinden bağımsızmış gibi teker teker değiştirmeye çalışmaktansa onları yaratan varoluşumuza baksak? Bunu da sevgiyle yapsak. Rahatsız edici duygularla ve durumlarla karşılaşmaktan çekindiğimizden bundan kaçıyoruz. Kaçtığımız kendimiziz. Biz büyürken bazı duygularımız bizi büyütenleri rahatsız ettiyse ve geçiştirdilerse, biz de şimdi kendimizi geçiştiriyoruz aynı şekilde. Ama o duygular da kalıbın bir parçası. Ve baskıda çıkanı değiştirmek istiyorsan kalıbı anlayıp dönüştürmelisin. Bunu da kendinle kalarak ve bağışlayarak yapabilirsin. Kendini terkettiğin, yok saydığın, ihtiyaç ve isteklerini görmezden geldiğin, kendini küçülttüğün, kendinden vazgeçtiğin her sefer için. Korkudan attığın her adım, verdiğin her karar için. Dönüşümün olduğu yerde seninle hizzalı olmayanlar hayatından çıkıveriyor. İşte baskıda çıkan, kalıp dönüştüğü an değişiyor. Odağını ve dikkatini deneyimlerini değiştirmeye çalışmaya vermektense, o deneyimleri yaratan iç dünyana çevir. Cevaplar orada. Ve bir midye gibi, oraya giren her rahatsız edici durumu ve maddeyi inciye dönüştürme yeteneğin var, eğer şifalandırma yolunu bulmaya niyet edersen. Sevgiyle, şefkatle kalın