Bugüne kadar sana seninle ilgili anlatılan, yansıtılan hikayelerle büyüdün. Ve çoğu zaman bu seninle ilgili sana yansıtılanlar, hikayeler başkalarının seni görme ve yorumlama şekliydi. Onların seninle ilgili inançları ve varsayımlarıydı. Tam anlamıyla gerçekler değillerdi. Yaşamının bir noktasında o hikayelerden farklı da varolabileceğini anlayabiliyorsun. Farklı bir varoluş. Ama eski hikayelere o kadar inanmışız ki onları bırakıp yenilerini yazmıyoruz. Onların arkasına ekliyoruz yeni farkınsalığımızı ve varoluşumuzu. Ve o zaman aslında yeni hikaye hep bir öncekinin üstüne yazıldığından onu da birlikte taşımaya devam ediyor. O zaman tam anlamıyla yeni bir hikaye yazmış olmuyoruz. Eskiyi değiştirme çaba ve mücadelesi içinde oluyoruz. Yeni eskiyi değiştirme mücadelesi veren bir biz oluyor. Bize yansıtılan biz gerçek anlamda “biz” değildik. Bir başkasının bizim hakkımızdaki inancıydı. Gerçeklik değildi. Bir hikayeydi o kişinin yazıp kendini ve sonra da seni inandırdığı. Onu değiştirmeye çalışarak yeniyi yazamazsın. Yeniyi yazmak için eskiyi bırakmak lazım. Elinden düşürür gibi bırak. Sessiz, sakin, usulca değil. Hala korumaya çalışır gibi değil. Bilerek, bilinçli düşürür gibi bırak bu hikayeleri. Bırak. Drop it. Sen olmayan her şeyi bırak. Sevgiyle...