Muhteva: Önceki bölümden devam niyetiyle başladık ve dedik ki tarihi yazarken bütün kaynaklar bize akmaz mı? Mutlak değil miyiz yani biz? Geçmişte başlayıp işlemeye başladığımız tarihi yazarken bambaşka bir şimdi yaratabilir miyiz? Fantastik bir dünya mesela? Peki tüm bunların sonundaki kıyamet ve felaketler, nasıl olur da bizi hiç bağlamaz? Bir de Almanya'da Türk müzeciliği çalışan Brezilyalı olur mu? Son olarak, ancak 500 yıl sonra okunacak, anlaşılacak ve taktir edilecek bir eser vermeyi kabul eder miydiniz?
Not: Bölüm ismimizin atfını kayıtlarda da andık idi biraz ama edit'te atmak zorunda kaldık, yine de başlıkta anmak istedik. Ayrıca bölümde sadece yazarı ve eser temasını anımsayabildiğimiz kaynakları yine atıf rafına detayıyla ekledik.
Atıf Rafı: Marc Wittmann, Hissedilen Zaman ; Stanislaw Lem, Küvette Bulunan Günce; Niall Ferguson, Kıyamet; Ebherî, İsâgûcî ; Yiğit Özgür, Karikatürler (s.40) ; Philip K. Dick, Yetenekliler Dünyası (s.233-48).