Yalnızlık... Kalabalıklar içinde görünmez hissetmek… Hiçbir şey eksik değilken içimizde bir yerlerin hâlâ bomboş olması… Seçeneklerin arttığı ama gerçek temasın azaldığı bu çağda neden milyonlarca insan kendini bu kadar kopuk hissediyor?
Rollo May’in “yalnızlık, boşluk ve kaygı” üçlüsünden modern toplumun hızla yıpratan beklentilerine kadar geniş bir perspektiften bakıyoruz bugün. Çocuklukta filizlenen benlik duygusunun yetişkinlikte nasıl bir iç pusulaya dönüştüğünü, neden bazen kendi hayatımızın seyircisiymişiz gibi hissettiğimizi ve sosyal medyada bağ kurdukça gerçekte neden daha da uzaklaştığımızı konuşuyoruz.
Bu bölüm, “Ben kimim?”, “Gerçekten ne istiyorum?” ve “Bu huzursuzluk nereden geliyor?” gibi sorularla uzun zamandır boğuşan herkes için düşünsel bir durak… Yalnızlığın zehirli halinden farklı olarak bilinçli inzivanın neden içsel kalibrasyon için şart olduğunu, kaygının duvar değil, aslında dönüşüm çağrısı olduğunu birlikte keşfediyoruz.
Not: Bu içerikte paylaşılan tüm bilgiler, bir tanı, tedavi veya terapi iddiası taşımaz. Amacımız yalnızca farkındalık oluşturmak ve hem zihinsel hem duygusal dünyana bir düşünme alanı açmak. Eğer yaşadığın durum profesyonel destek gerektiriyorsa lütfen bir hekim, psikiyatrist veya psikologdan destek almayı unutma.