Listen

Description

"Stres" terimi, İngilizce "stress" kelimesinden türetilmiştir. Bu kelimenin kökeni, Latince "strictus" kelimesine dayanır, bu da "gerginlik" veya "sıkıştırma" anlamına geliyor.

Stresin bilimsel olarak tanınması ve stresin etkileri üzerine araştırmalar ilk defa 20. Yüzyıl’da gerçekleşmiş. Ancak, ilk stres hastalığı hikayesi Hans Selye isimli bir Kanadalı bilim insanı tarafından keşfediliyor. Selye, 1930'larda stresin fizyolojik etkilerini incelemeye başlıyor.

Selye, hayvanların üzerinde yaptığı deneylerde, bir dizi zararlı uyaran veya stres faktörüne maruz bırakılan hayvanların benzer fizyolojik tepkiler gösterdiğini fark etti. Bu tepkiler arasında hormonal değişiklikler, bağışıklık sistemi zayıflaması ve organ hasarı bulunuyordu. Selye, bu evreye "genel uyaran sendromu" veya "genel stres sendromu" adını verdi. Stresin uzun süreli etkilerinin sağlık üzerinde ciddi sonuçlara yol açabileceğini de vurguladı.

Günümüzün hızlı tempolu dünyasında, iş hayatı ve ekonomik kriz gibi faktörler, yaşamımızda büyük stres kaynakları haline gelmiş durumda. Bu durum, ben de dahil olmak üzere birçok insanın günlük yaşamında stresle başa çıkma zorunda kalmasına neden oluyor. Stres, günümüzde herkesin hayatında bir şekilde karşılaştığı, bununla mücadele etmeye çalıştığı bir durum haline gelmiştir. İş yaşamındaki yoğunluk, kişisel sorumluluklar, finansal baskılar ve birçok diğer etken, stres seviyemizi yükselten faktörler arasında yer alıyor. Birçoğumuzun hayatında sıkça karşılaştığı bu duygu hakkında konuşmak, paylaşmak ve anlamak önemli bir adım benim için. Kendi deneyimlerimden yola çıkarak, stresin nasıl popüler bir konu haline geldiğini keşfetmek ve neden herkesin bunu konuşmak istediğini anlamak için sizlere böyle bir podcast bölümü hazırladım.

Eskiden stres konusu pek dillendirilmeyen bir konu olarak kabul edilirken, günümüzde stresin etkileri ve stresle başa çıkma yöntemleri daha fazla konuşulur hale gelmiştir. Bu durum, toplumsal değişimler, bilinçlenme, iletişim teknolojilerindeki gelişmeler ve sağlık odaklı yaklaşımlar gibi çeşitli faktörlerin bir sonucu olduğunu düşünüyorum. Stresin toplumda daha açık bir şekilde tartışılması, bireylerin destek aramalarını teşvik ederek daha sağlıklı ve bilinçli bir yaşam sürmelerine yardımcı oluyor. 

Stresle başa çıkma stratejileri hakkında bilgi edinmek ve destek almaktan çekinmemek, günümüzde stresle başa çıkmada önemli adımlardandır. 

Ancak, ilginç bir şekilde, stres konusu eskiden pek dillendirilmeyen bir konuyken, neden bugün herkesin ağzında dolaşan bir kelime haline geldi sizce? Stresin eskiden az konuşulan bir konu olmasının bir nedeni,(bana göre) toplumsal değişimlerdir. Geçmişte, toplumlar daha basit bir yapıya sahip olduğundan, bu konunun varlığından bir haber olarak yaşadığı ya da bu konunun pek dillendirilmediği çok açık ortada. Endüstrileşme, teknolojik gelişmeler, sosyal medya, küreselleşme gibi süreçlerle birlikte hayatımızda birçok değişim yaşandı. Bu değişimler, daha karmaşık bir yaşam tarzı ve artan sorumluluklarla sonuçlandı. Dolayısıyla, her birimiz daha fazla stresle karşılaşmaya başladık. 

Stresin kaynaklarının konuşulmaması ya da eskiden dillendirilmemesini stigmalama ve utanç duygusuna bağlıyorum. 

Stigmalama nedir diye soracak olursanız, toplumda belirli bir grup veya bireyin hedef alınması, dışlanması veya aşağılanması anlamına gelir. Stigmalama genellikle toplumun kabul ettiği normlardan farklı olan kişilere yönelik olumsuz önyargıların ve tutumların bir sonucudur. Bu durumda, toplumun olumsuz bir bakış açısı veya bireyin kendisine yönelik olumsuz değerlendirmeleri, stresi açıklamak veya yardım aramak konusunda engelleyici bir etki yaratabilir. Örneğin, mental sağlık sorunları olan bireyler, cinsel yönelimleri farklı olanlar stigmalama ile karşı karşıya kalabilir. Bu sebeple geçmişte stres, bir zayıflık veya başarısızlık işareti olarak görülebilirdi.

İçeriğin devamı web sitemizde >


⁠⁠https://bilinmeyenlerikesfet.com