Enes (r.a)’den rivâyet edildi ki, Allâh Resûlü (s.a.v)
şöyle buyurdu: “Susmak hikmettir (akıllılıktır), fakat
onu yapanlar azdır.” Bu hadisi zayıf bir senedle Beyhakî
tahriç etmiş ve şunu söylemiştir: “Sahih olan, bu sözün
Lokman Hekim’e âit olmasıdır.”
Fuzulî konuşmaktan sakınmanın ve konuşmak gerekmedikçe susmanın medhi konusunda müteaddit hadisler varid olmuştur. Tirmizî, İbn Ömer (r.a)’den şu hadisi
rivâyet etmiştir: “Susan kurtulur.”
İmâm-ı Muhammed (r.âleyh) el-Âsâr kitabının sonunda İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (r.a.)’den Resûlullâh
(s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: “Belâ, konuşmaya bağlanmıştır.”
İmâm-ı Malik (r.a.); Eslem (r.a.)’in şunu dediğini rivâyet
etmiştir: “Ömer (r.a.) bir gün Ebû Bekir (r.a)’in yanına gitti
ve O (s.a.v.)’in kendi dilini tutup çektiğini gördü. Kendisine, “Allâh seni affetsin yâ Ebû Bekir (r.a); ne yapıyorsun?” dedi. Ebû Bekir (r.a), “Bu beni çıkmazlara sokuyor.”
dedi. Muâz (r.a)’in şunu söylediğini rivâyet etmişlerdir:
Ben, “Yâ Resûlallâh (s.a.v), biz konuştuklarımızdan dolayı muâheze edilir miyiz?” diye sordum. Allâh Resûlü
(s.a.v) şu karşılığı verdi; “Annen yokluğunu görmesin
ey Muâz; insanların yüzlerinin üzerinde (bir rivâyette
burunlarının üzerinde) cehenneme sevk eden; onların dilleriyle kazândıkları günâhlar değil midir?”
(Ahmed b. Hanbel) Tergib’te bu hadis Ebû Zerr (r.a)’den de
rivâyet edilmiştir. Bu kitapta İbrahim (a.s)’ın suhufunda şu
sözlerin bulunduğu da rivâyet edilmiştir: “Akıllı olan kimse
için gereklidir ki, zamanının kıymetini bilsin, sorumlu olduğu işlerle meşgul olsun ve dilini ilgisiz şeylerden korusun.
Sözünü de âmelinden bilen bir kimse, kendisini ilgilendirmeyen şeyleri konuşmaz.”
(Eşref Ali et-Tehanevi, Hadislerle Hanefi Fıkhı, c.20, s.298-299)