Listen

Description

En büyük savaş CEHALETLE yapılan savaştır.

Matbaayı kafir icadı diyen müslümanlar cehaleti sevdikleri için 1923 yılına kadar bütün islam coğrafyasında 200 kadar değişik kitabı 25000 adet basar. Ancak kafir dediklerinin 12 milyon farklı kitabı 8 milyar adet basarak okumasıyla Elhamdürillah, Allahuekber diyen IQ80-90 beyinliye dönüşerek 60 kat fakir 8 kat zır cahil 3 kat namussuz olarak yaşamayı tercih eder. Çünkü imanları olanların Allah tarafından ebedi hayatta pornografik 80 yıllık orgazm vaat edilmektedir.

Bir diğer örnek; Sultan III. Murat zamanında (1590) rasathane kuran Takıyuddin Efendinin "bidat" ile suçlanır, "Allah'ır işine karışmak günahtır, Takıyuddin bidat içindedir" diyen CEHALET rasathaneyi yıktırılır.

1772 yılında ise III. Mustafa; saraya doldurduğu büyücülere muskalar yazdırır, Rusya ile savaşan komutanlara gönderir Onlar da Rus delegelerin geçeceği yollara koyarak zaferin kazanılmasını umarlar. Fakat Kırım'ın elden çıkması ve donanmanın Çeşme'de yakılması önlenmez!

 

Fatih Sultan Mehmet'ten itibaren teokratikleşme, Yavuz Sultan'dan itibaren de Emevici\Saltanatcı Ulema ile akıl bağlanması başlamıştır. Devlet dini var edilmeye, diğer inançlar; pranga vurulmaya, "Allah" diyerek Muhammedi inanç sa hip-lerine katliam uygulanmaya başlanarak "altın yüzyıl" deniler XVI. yüzyılda düşüşün temelleri atılmıştır. XVIII. yüzyıl; ulaşıldığında, artık Devlet-i Ali; küffann karşısında zafiyetler kompleksler ve aşağılık duygulan içine girmiştir. Denize düşenin psikolojisi içinde yılana sarılma dönemi başlar. Bir kurtulup refleksi olarak ilan edilen "Tanzimat" silkelenmesi, inanç ve sadakat samimiyetsizliği yüzünden çare olmaktan uzak kalır.

 

Tanzimat Fermanı ile gerçekleştirilmek istenen yeniliklerin başında, yurttaşlık ilkesi gelir. "Kimsenin yargılanmadan suçlanmayacağı, sürütmeyeceği; bireylerin hak ve özgürlüklerinin güvencede olacağı" vaat edilir. Fakat bu ilkeler "azınlıklara' uygulanırken, reayaya uygulanmaz. Onları "kul" olarak görme anlayışından vaz geçilmez. Nitekim 25 Eylül 1871'de Mahmul Nedim Paşa döneminde; sorgusuz, duruşmasız olarak devleıadamlarının sürgününe devam edilir. "Eski düzen içinde çare düşünmek boşunadır" dediği için, şair Keçecizade Molla; Sivas'a sürgün edilir.

 

Böylesi gelişmeler sırasında, 1875'de Hersek ayaklanması, 1876'de Bulgar ayaklanması, 1876'da Selanik ve Çerkez Hasar Olayları, 1877'de Rus Savaşı (93 harbi), 1878'de Kıbrıs'ın İngiltere'ye terki, 1881'de Teselya ve Narda'nın Yunanistan'a terki, 1881'de Duyunu Umumiye'nin kurulması, 1892'de Girit'e özerklik verilmesi gibi dramlar yaşanır. Ardından da 1902'deki Makedonya İhtilali ile sonun başına varılır. Ekonomik boyunduruğun altına girilen ve gazetelerin padişaha dua ile başlayıp dua ile bittiği dönemde Sultan II. Abdülhamit, sansür ile güvenlik sağlamaya çalışır.

 

TÜRKLERİNİN KURDUĞU BÜTÜN DEVLETLER, VATANDAŞININ SEVDİĞİ CEHALETLE YAŞAYANLARI, ALLAHIN DESTEKLEDİĞİ HAİNLERİN YÖNETMESİYLE YIKILMIŞ