Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de son yıllarda en çok tartışılan istihbarat faaliyetleri arasında etki ajanlığı da var. Yani sizin içinizden ya da sizden gibi görünen ama aslında karşı tarafa hizmet edip sizi arkadan vurmaya çalışanların yürüttüğü psikolojik algı operasyonları. Çünkü bunlar siyasetten iş dünyasına, hukuktan sanat camiasına, medyadan akademisyenlere veya sivil toplum örgütlerine kadar hemen her yerde varlar. Ve bağlı oldukları istihbarat servisleri ya da uluslararası şirketlerden gelen emirle istenilen algıyı oluşturup, gerekli propagandayı yapıyorlar. Onun için de istihbaratçıların anlatımıyla “derin” faaliyetlerde esas tehlikeli olanlar “klasik istihbarat ajanları” değil, hemen her yere sızan veya devşirilen bu gibi etki ajanları. Özellikle de hedef ülke ve toplumda yarattığı tahribatlar dikkate alındığında. Ki bu bağlamda Türkiye’de siyasetten ekonomiye ve sosyal yaşama dönük fazlasıyla etki faaliyeti iddiası ve tartışması var. Hatta savcılık iddianamelerine yansıyan örnekler de söz konusu. Dolayısıyla, hem istihbarat dünyasındaki değişimi hem de ülkemize yansımaları ve faaliyetlerini irdelemekte yarar var.
Bu konuyu ilk kamuoyunun bilgisine sunan Necip Hablemitoğlu'nun kaleminden dinleyelim