Listen

Description

AKP rejiminin çok katmanlı bir yapısı var. Partinin “mahalli teşkilatları’’, mahalle birimleri, taşra sermayesi ağırlıklı işveren örgütleri, korunan-kollanan tarikatlar, cemaatler, vakıflar... Bu yapılar birbirini enlemesine, boylamasına kesiyor; adeta farklı kanallardan toplumun tüm hücrelerine nüfuz etmeye çalışıyor... Örneğin dinî cemaat mensubu bir işadamı ticaret odasında faaliyet gösteriyor, bakanlıklardan bu konumu nedeniyle ihaleler alabiliyor, yeri geldiğinde yerel/merkezî yönetimlere aday olabiliyor, işyerinde öncelikle cemaat ehli personeli istihdam ediyor, eşi partinin kadınlar kolunda faaliyet gösterebiliyor... Elde ettiği “helal’’ kârlarla da hem bir vefa borcu nişanesi olarak, hem de yarın önüne çıkacak müstakbel iş fırsatlarının teminat akçesi düşüncesiyle mensup olduğu cemaate hayır hasenattan eksik kalmıyor.

Tüm bu yapı Saray’daki “kumanda tepesinden’’ kontrol edilmeye çalışılıyor. RTE otoriter bir CEO edasıyla, gereğinde uhrevi bir kisveye bürünerek ülkeyi bir anonim şirket gibi yönetmeye çalışıyor. Yirmi bir yılda inşa ettiği dolambaçlı yapıda cemaat ve tarikatların yanı sıra “Beşli Çete” diye nitelendirilen tüm büyük ihalelerin bahşedildiği müteahhitler, özellikle medya operas-yonlannda görev verilen Şahenk, Ciner benzeri seküler sermaye, 21 yıllık iktidar içerisinde gelgitlerle bir ortak yaşam biçimi, “modus operandi” tutturulmuş, TÜSÎADTa temsil edilen İstanbul sermayesi de konuşlanmış bulunuyor.

Cemaatler, tarikatlar, dinî vakıflar labirenti içerisinden tümdengelim yöntemine başvurarak, yani bütünden parçaya giderek son zamanlarda etkinliğini artıran, giderek adı daha fazla duyulmaya başlayan Menzil Cemaatine ulaşmak da mümkün. Tümevanm yöntemiyle, parçadan bütüne ulaşıp Menzil’in anatomisinden yola çıkarak, din-mezhep temelli Türkiye sosyolojisi hakkında fikir edinmek de mümkün.

Bir yönüyle Menzil Cemaatinin sağlık, eğitim, jandarma ve emniyet teşkilatı gibi kritik mevzilerde Gülen Cemaatinden boşalan yeri doldurduğu söylenebilir. Bir yönüyle de, RTE’nin FETÖ tecrübelerinden yola çıkarak, yeri geldiğinde Menzilcilere dur demeyi bildiğinden, "fren ve denge" mekanizmalarını devreye sokarak kontrolü elde tuttuğundan da söz edilebilir.

Bu genel saptamalar, İsmail Arının elinizde tuttuğunuz "Menzil’in Kasası” kitabını soluksuz okumanızı, yer yer hayrete düşmenizi, zaman zaman ülkeniz adına endişeden ürpermenizi engellememeli. Sayfaları çevirdikçe Menzil Cemaatinin aslında Seyyid soyundan geldiği iddia edilen dinî menkıbelere bel bağlayan, Elhüseyni mahlaslı ailenin birtakım hikmetlere kadir olduğu safsatasına sıkınan, takipçilerinin tam kör bir itaat ve bi-atına dayanan, sonunda maddi menfaat kapısına açılan bir yapı olduğunu görüyoruz.

Cemaatin merkezi Adıyaman’ın Kâhta İlçesi, Menzil köyü otelleri, lokantaları, hediyelik eşya dükkânları ile para basan bir sayfiye yeri gibi. Aslında “su/i” tabir edilen sıradan mensuplarının "bir lokma, bir hırka ” felsefesine dayalı ucuz emeğini istismar eden bir ticarethane gibi işliyor. Elhüseyni soyu ise malikânelerinde lüks ve gösteriş içinde debdebeli bir yaşam sürüyor. Bakanlar, devlet ricali sık sık ayaklarına kadar giderek köye ziyaretler düzenliyor.