Bu kitabı, hayatımın yakın geçmişinde Türk Devleti'ne yaptığım hizmetler sırasında karşılaştığım olaylar sebebiyle yazdım.
Türkiye ile İsrail arasında, daha doğrusu Türkler ile Yahudiler arasındaki bağların ne kadar kuvvetli olduğunu bilgilerimin dışında ayrıca yaşadığım için bu eseri kaleme aldım.
Biraz da sordum, soruşturdum, inceledim, dinledim ve eserimde bunlara da yer verdim.
Yakalandığım kanser hastalığını yendikten sonra bildiklerimi ve yaşadıklarımı herkesle paylaşmak istedim.
Avrupa Birliği'ne girme, Avrasya Birliği'ni gündeme getirme arifesindeki Türkiye'de bazı işaretleri de vermek istedim.
Çok açık olarak Türk-Yahudi dostluğunun iki taraflı geliştirilmesi gerektiğine samimi olarak inandığım için bazı gerçekleri olduğu gibi ortaya koymaya çalıştım.
Elbetteki Yahudiler Türklere akraba bir millet değil. Onlar ayrı bir dinin de mensubu. Kendi menfaatleri olduğunda ne Türkleri, ne de başkalarını tanırlar. Ancak ben, biz Türklerin diğer milletlerle olan ilişkileri de dikkate alarak genelde bir fotoğraf vermek istedim. Benim objektifimden yakaladıklarımı aktarmak istedim.
Kanaatim odur ki tedbiri hiç elden bırakmamak kay-dıyla Türklerin iyi ilişkiler kurabileceği, anlaşmalar yapabileceği milletlerin ilk sıralarında Yahudiler gelir. Bu günkü şartlarda durum böyledir. En azından Araplar-dan daha iyi olduklarını düşünüyorum.
Sanırım çoğunun bilip de söylemediklerinin biri bu konudur.
Çoğunun bilmedeği, bilip de söylemediği bir konu da devletimizin bazı uygulamalarıdır.
Devletimizin banhş uygulamalarının hırpaladığı biri de benim. Hizmet dönemimdekiler yanlış yapmış da hırpalanmaşım, sonrakiler doğru hareket etmemiş de hırpalanmışım, bu, bir vatandaşın devlete bakışı açısından önemli değildir. Devlet, devlettir. Ahmetler temsil ederken de devlettir, Mehmetler temsil ederken de devlettir. Türk devleti şahısların devleti değildir ki...
Benim karşılaştığım olaylardan bir vatandaş, bir iş adamı olarak anladığım şu olmuştur. Siyasi partilerle bürokrasi arasındaki ilişkiler istenilen düzeyde değildir ve bu ilişkilerin çarpıklığı birden çok sorunu doğurmakta ve devletin işleyişinde aksamalar meydana getirmektedir. Yine ayrıca basınla devlet birirmleri arasındaki ilişki devletin aleyhine işlemektedir. Devlet vatandaş ilişkilerinde ise değişkenlik hakimdir.
Bir dönem yaptığım hizmetler sebebiyle madalya beklerken karşılaştıklarım ve her şey "delip" de geçtikten
sonra bile; 2004 yılında bir müsteşar yardımcısının "Si zinle görüşmem, odamdan dışarı çıkın" sözüyle muhatap olmam herkesi düşündürecek bir olaydır.
Ne yapmıştım?
Başbakanlık Teftiş Kurulu elemanlarına kendi talebim üzerine verdiğim ifadenin dışında bir savcılık kapısından içeri mi girmişim?
Mahkemede mi yargılanmışım?
Hüküm mü giymişim?
Ne olmuş?
Üç beş gazeteye ve gazeteciye yazdırılmış, birkaç televizyoncuya program yaptırılmış.
Başka? Başka bir şey yok.
İşte bu kitabı bunun için de yazdım.
Ya yaptığım hizmetler, ya da yaptığım hizmetleri yürütürken ilişki kurduğum Yahudiler bir takım çevrelerce tasvip görmemişti.
O zaman yaptığım hizmetleri ve Türk-Yahudi ilişkilerini anlatacaktım.
Bilmediklerimizi, bilip de söylemediklerimizi anlatacaktım.
Türk halkı bana mı hak verecekti, yoksa onlara mı?
Evet bilmediklerimizi, bilip de söylemediklerimizi bu eserde okuyacaksınız.