Mustafa Kemal Paşa, Alman Genelkurmayı ile yaptığı görüşmelerde Osmanlı devletinin bu savaşta boşuna harcandığını gördü. 15 Aralık 1917 Vahdettin, Almanya’ya Gidiyor Seyahatten bir iki gün önce Mustafa Kemal Paşa veliahttın Çengelköy’deki sarayına gitti ve kendisiyle tanıştı. Paşa, veliaht ile tanıştığında gördüğü manzaraya çok şaşırdı hatta kendisini biraz garip buldu. Veliaht Vahdettin Efendi konuşma sırasında sık sık gözlerini yummaktaydı. Paşa, seyahat öncesi Veliaht Efendi’den askeri üniforma giymesini ister zira seyahat askeri bir gezidir ama Vahdettin sivil bir kıyafet giymeyi uygun görür. Sonradan anlaşılır ki; veliaht olduğunda kendisine feriklik rütbesi verilmiş, sonra da mirliva rütbesine indirilmişti. Veliaht Efendi ise bu gelişmeye alınmış ve “Mademki benden ilk rütbeyi geri almışlar, ikinci rütbeye tenezzül etmem” demiş ve askeri üniforma giymekten vazgeçmişti. Sirkeci Tren Garı’nda veliahta bir uğurlama töreni düzenlendi. Merasim bölüğü teftişe hazırdı. Veliaht da uğurlanmayı beklemekteydi. Mustafa Kemal Paşa durumu hemen fark etti:
“Bu askersizi uğurlamak için hazırdır. Kendilerini selamlayınız.” "Nasıl?"
“Siz yürüyünüz, arkanızdan biz geleceğiz."™ Vahdettin askerin önünden geçerken, iki eli de yukarıda, gayri tabii ve bilinçsiz bir şekilde selam vererek yürüdü. Veliaht trene bindi. İçine girilen salonun pencereleri açıldı. Mustafa Kemal Paşa olaya tekrar müdahil oldu:
“Bu pencereden askeri ve ahaliyi selamlayınız.”
"Niçin lazımdır?"
"Evet lazımdır!”™ Tren Sirkeci istasyonundan hareket etti ve epey sonra Veliaht Vahdettin Efendi, Paşa’yı oturduğu salona davet etti. Mustafa Kemal salona girdiği vakit veliaht kendisini ayakta karşıladı ve ona yer gösterdi. Sarayında çoğunlukla gözleri kapalı konuşan veliaht, bu sefer başka bir durumdaydı. Dikkatle Paşa’ya bakıyordu:
"Affedersiniz Paşa Hazretleri, birkaç dakika evveline kadar kiminle seyahat etmekte olduğumu bana açıklamamışlardı. Ancak trenin hareketinden sonra aldığım malumat üzerine gıyaben çok tanıdığım ve takdir ettiğim bir kumandanımızla beraber bulunduğumu anladım. Ben sizi çok iyi bilirim. Arıburnu’nda ve Anafartalar’da yaptığınız bütün icraat, kazandığınız başarılar tamamen malumumdur. Siz İstanbul’u ve her şeyi kurtarmış bir kumandanımızsınız, beraber seyahat etmekte olduğum için çok memnunum vebundan iftihar ediyorum.”"1 Mustafa Kemal Paşa kendi salonuna döndüğü zaman keyiflidir. İstanbul’da sarayında ilk görüştüklerindeki kişi gitmiş bambaşka bir adam gelmişti. Veliaht, İstanbul’u terk ettikten, kendisini tamamen serbest gördükten ve bilhassa muhataplarının güvenilir adamlar olduğunu anladıktan sonra şahsiyetini olduğu gibi göstermekte artık sakınca görmüyordu. Seyahat süresince paşa ve veliaht her gün kısa veya uzun bir görüşme yaparlar. Paşa’da oluşan düşünce şu idi ki, bu adamla kendisini aydınlatmak ve kendisine yakından ve samimi yardım etmek şartıyla bazı işler yapmak mümkündü. Paşa bu düşüncesini gerek Naci Paşa’ya gerek diğer zatlara söyledi. Veliahtı bu şekilde padişahlık makamına hazırlamak ülke için gerekliydi.