Bu hayatı sevmek için nedenler sıralamak istedim bu bölümde, ama bunun kişisel bir yanı olduğu için kavramlar üzerinden hayatı neden sevmemiz gerektiğini ifade ettim daha çok. Elbette referans noktası olarak da Nietzsche’yi ele aldım. Çünkü "amor fati", yani kaderini sev - çünkü aslında hayatın bu, söylemiyle yaşama evet demeyi, yaşamı neşeyle olumlamayı anlatan ama yaşamın önce tüm karanlığını, bütün çıplaklığıyla gözler önüne sererek yaşamı seçmeyi mümkün ve anlamlı kılan ve bununla da tüm bir felsefe tarihini, büyük anlatıları ifşa ettiği ikiyüzlülükleriyle ters yüz eden kişi bizzat Nietzsche. Tabii baştan sona Nietzsche felsefesi anlatmak gibi değil de kendi boşluklarımı doldurmak için destek aldığım bir yol arkadaşı gibi düşünerek, onun dipnotlarından oluşturduğum bir Nietzsche bölümü diyebilirim daha çok. Hani deriz ya “seviyorum ulan ben bu hayatı” diye, zor bela, tüm güçlüklerine rağmen, kendimizi düştüğümüz çukurlardan öyle ya da böyle kaldırabilmiş olmanın verdiği gururla. Bundan bahsettim işte tam olarak. Bu hayatı sevmek kolay değil çünkü, zaten kolay olanı sevmek mesele değil. Aksine, zorluğuna rağmen çaba göstererek sevmek, yaşama evet demek zor olan. Bu bölümü dinleyin ve kendinize yalnız olmadığınızı hatırlatın istiyorum. Ve, sonra da kendinizle birlikte yarattığınız yaşamı, seçtiğiniz yaşamı sevin istiyorum.
Kaynakça:
Nietzsche - Böyle Söyledi Zerdüşt,
Putların Alacakaranlığı ya da Çekiçle Felsefe Yapmanın Yolları,
Ecce Homo,
Ahlakın Soykütüğü Üstüne,
İyinin ve Kötünün Ötesinde
Kaderini sev çünkü aslında hayatın bu - Destek yayınları, Taner Şanlıoğlu
Bu arada bana ulaşabileceğiniz iletişim yollarını da bırakayım,
instagram: @bukeety
mail: buketiuss@gmail.com