Kendinizi en son ne zaman evinizde hissettiğinizi hatırlıyor musunuz? Gerçekten buralara ait olduğunuzu, buralarda bir yerde güvende hissettiğinizi... Ben çok uzun bir zamandır kendi kendime bunları düşünüyorum ve evimde hissedebilmek için içinde olduğum yerlerden kaçıp kendimi kurtarmaya çalışarak geçirdim hayatımın çok uzun bir dilimini, ama farkettim ki kaçmaya çalıştığım şey, yüzleşmekten korktuğum kendimmiş. İnsan kendisiyle karşılaşmadan bu dünyada gerçekten de evinde ve güvende, rahat hissedemiyormuş. Ve neredeye gidersen git, benlik denen duyguyu bedeninle beraber kendinle götürdüğün için, onunla barışmadan ait hissedemiyormuşsun. Ama benliğimdeki korkunç yaralarla yüzleşip, çok emek vererek aslında olmaya çalıştığım ve olduğumu sandığım kişi olmadığımı anlayıp, önce onunla savaşıp onu yok etmeye çalışsam da artık onunla barıştığım ve olmasını istediğim kişiyi yaratma sorumluluğunu, bu benlikle birlikte yürüyerek almam gerektiğini hatırladım. Bu hatırlamalarla birlikte, olduğum kişiden duyduğum acıyla, mutsuzluğumla barıştığımdan beri keyfim yerinde ve kendimi buraya ait hissediyorum. Çünkü kendimle güvende olabilmeyi öğrendim.
Bu bölümde kaçıp gitmek ve her şeyden kurtulmak arzusuyla birlikte evinde hissetmek meselesini konuşuyoruz. Ve podcast günden güne hızlıca büyümeye başladığı için girişte bazı açıklamalar yaptım. Zaten kaydı dinlemeye başladığınızda farklı olan bir şeyler olduğunu fark edeceksiniz. Dedim ki "ben değişiyorum, zaman geçtikçe dönüşüyorum, yaptığım işlerde de değişiyor bir şeyler yaşamımla beraber." Madem öyle, bazı güncellemeleri yapayım.
Özel olarak kaynakça eklemiyorum, bu bölüm tamamen deneyimsel ve önceki bölümlerin devamı olarak geliştiği için. Sadece Adam Philips'in Kaçırdıklarımız adlı kitabından söz ettim.
Yeni bölümde görüşmek üzere, kendinize iyi bakın :)