.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
2. dünya savaşı yarım asırdan fazladır gündemden düşmedi. özellikle holywood sinemasında, ikinci dünya savaşı ile ilgili veya o dönemde geçen yüzlerce film yapıldı. bu filmler çok izlendi, kamyon dolusu ödül aldı. bu içeriğin sonunda bu filmlerin bir kısmından bahsedeceğim. ama önce özetle ikinci dünya savaşını bi hatırlayalım.
1900lerin başında imparatorluklar yerini ulus devletlere bırakıyordu. bir yandan sanayi ve teknoloji gelişiyordu. günlük yaşam her yönüyle değişime uğruyordu. ulus devletlerin fabrikaları, inşaatları, yeni vatandaş tanımları derken dünya genelinde topyekün bir değişim söz konusuydu. çok geçmeden yeni düzenin ekonomik ve politik sorunları baş göstermeye başladı. dünyanın birçok yerinde patlak veren işgal ve çatışmalar, ikinci dünya savaşına dönüştü. 6 yıl süren bu vahşet ve çılgınlığın sonunda resmi rakamlara göre 70-80 milyon insan ölmüştü.
ikinci dünya savaşı, yerinden edilen milyonlarca insan demekti. bugün hayal bile edemeyeceğimiz korkunç olaylara tanık olmak demekti. hayatın bir yansıması olmaya çalışan sinema da bu travmadan nasibini alacaktı. ikinci dünya savaşını gören dünya artık aynı kalamazdı. geçen 80 yıla rağmen bugün bile ikinci dünya savaşı filmi üretilmeye devam ediyor. daha da çekilecek.
sinema ve tren bölümünde sinemanın kitlesel etkisinden bahsetmiştim. ikinci dünya savaşı yıllarında televizyon olmadığı için. bir numaralı reklam ve propoganda aracı sinemaydı. onlarca yüzlerce propoganda filmi yapıldı. bazen yönetmenlere zorla film çektirildi. spielberg bölümümüzde de bunlardan bahsetmiştik.
burada ironik bir konudan bahsetmek istiyorum. o dönemin yönetmenleri savaş ekonomisinin de desteğiyle yeni teknikler denediler. sinema için bütçe demek herşey demek. yada biçok şey demek. önemli sonuç olarak. müzikte, edebiyatta, heykelde sanatın her alanında bugüne kadar etkisi süren bir dönem yaşandı. bazılarına göre ikinci dünya savaşı olmasaydı sinema bugün bu noktaya gelemezdi.
tarihin en büyük utançlarından biri olan, oppenheimer filminde de bahsedilen atom bombası japonya için büyük bir şok olmuştu. bu arada atom bombası ile ilgili bir film yapılacaksa, japonya perspektifinden yapılmalıdır. oppenheimerın hezeyanları umrumda değil. nolan filmlerini genel anlamda severim ama, şu batının 2 yüzlülüğü ayrı bir sorun. vay efendim oppenheimer sonradan pişman mı olmuş. prometheus mu olmuş falan filan. neyse atom bombası ile bir faciaya tanık olan japon imparatoru yenilgiyi kabul ederken bir konuşma yaptı. halkına çağın teknolojisini ayak uydurma çağrısı yapıyordu. ve günümüzün teknoloji devi japonyanın temellerini atıyordu. ilerleyen yıllarda halk laboratuarlara kapanacak, japonya küllerinden doğacaktı.
savaşı görenler bir daha böyle bir şuursuzluk yaşanmasın istiyordu. avrupa birliği filan hep savaş sonrasında kuruldu. savaştan sonra gelen tüm akımlar barışı yüceltiyordu. bir daha böyle bir saçmalık yaşanmamalıydı.
varoluşunu sorgulayan, yaşamla dünyayla barışamayan, herşeyi anlamsız gören modern insan ikinci dünya savaşının bir sonucuydu. çünkü inandığı tüm insanı değerler, bombalar altında yerle bir olmuştu.
ikinci dünya savaşı denince ilk akla gelen filmlerden pianist, hepiniz izlemişsinizdir. yönetmen polanskinin başka oscarı yok. ki polanskinin efsane filmleri var.
ingiliz hasta 9 oscar almış yine yönetmenin başka oscarı yok. juliet binoche ki muhteşem bi oyuncu, bu filmdeki performansıyla oscar almış. bir daha da oscar alamamış.
er ryanı kurtarmak spielberg yönetmen. spielberg başka oscar almış. tebrik ediyoruz. ama başka bi ikinci dünya savaşı filmi yapmış. onunla almış. schindlerin listesi.
downfall’ı hatırlarmısınız bilmem. hitlerin son saatlerini izlediğimiz. bruno ganzın hafızalarda yer eden performansı. o da en iyi yabancı film dalında oscar adayı olmuş.
das boot bu film almanların gözünden savaşı anlatması sebebiyle nadir bulunan filmlerden. 6 adaylık almış.